AddThisUtility Frame. 16 -23 Ağustos Hacı Bektaş-i Veli’yi Anma Haftası. Bu topraklarda yaşamış, ilmi ve felsefesiyle iz bırakmış dervişler arasında akla ilk gelenlerden olan Hacı Bektaş-ı Veli için yapılan anma haftasının tarihi, yeniden 16 Ağustos olurken bu günün başlangıcı olan 16-23 Ağustos Haftası da aynı Bu yazımızda Hacı Bektaşi Veli hayatı hakkında bilgi kısa kısaca olarak bilgi aktaracağız. Hacı Bektaş-i Veli, Horasan Nişabur’da 1281 yılında doğmuştur. Asıl ismi Seyyid Muhammed bin Ata’dır. Lokman Perde isimli zattan dersler almıştır. Hoca Ahmet Yesevi’nin talebelerinden dersler görmüş ve onun yolunu devam ettirmiştir. Hacı Bektaşi Veli, seyyiddir. Soyu Bektaşilik ve Hacı Bektaş. Görüldüğü gibi Bektaşilik epey zorlu bir yoldan geçerek, bugünlere ulaşmış bir inanç yoludur. Hacı Bektaş Veli ise kendisinin önemini reddeden tarihçilere rağmen ne kadar değerli bir derviş olduğu yıllar geçip araştırmalar arttıkça, bulunan belgeler ışığında daha iyi anlaşılan bir Hacı Bektâş-ı Veli’nin cansız duvarı yürütmesi, yaprağın üzerinde iki rekat namaz kılması, dilden dile dolaşan kerametleriydi. Abdâlân-ı Rûm adını alan bu devişler, Rumeli’nin fethinde ve İslamlaşmasında önemli fonksiyonlar icraa ettiler. 1500’lere kadar süren bu dönem, Bektâşîliğin teşekkül devresi olarak Cumhuriyet tarihi boyunca Alevilikle birlikte ele alınan Bektaşilik ise adını 13. yüzyılda yaşadığı sanılan Hacı Bektaş Veli’den alan Alevi meşrepli bir tarikattır. Kurucusunun Hacı Bektaş Veli mi yoksa Balım Sultan (ö.1516) mı olduğu tam bilinmeyen Bektaşiliğin Babagân ve Çelebiyan olmak üzere iki kolu vardır. İsmailkaygusuz 1. I. Hacı Bektaş Veli’nin Yapıtları ve Makâlât Hiçbir tarihsel kişilik, Hacı Bektaş Veli (ö.1271-3) kadar, kişiliğine ve konumuna ters değerlendirilip, kendisine yabancılaştırılmamış ve üstüne aykırı giysiler giydirilmemiştir. Onun yaşamı boyunca toplum için yaptığı onca güzel işler; kendisi egemen Sünni yönetimlerin inancına aykırı Q46uS. Yunus Emre şiirlerinde ne anlatmak istiyor? Lirizmle beslediği şiirleri, yüzyılları aşarak günümüze kadar ulaştı Emre, tasavvufla beslenen dizelerinde, insanın kendisiyle nesnelerle Allah’la olan ilişkilerini ve ölüm, doğum, yaşama bağlılık, ilahi adalet, insan sevgisi konularını ele aldı. Yunus Emre neden çok seviliyor? Onun şiirlerinde genelde Allah sevgisi ve bu sevgi uğrunda bir ömür çaba göstermek gibi konular yer alır. Yunus Emre halkın şairi olduğu için öylesine çok sevilir ki, Anadolu’nun birçok yerinde onun adına anıt mezarlar yaptırılır. Yunus Emrenin “Risalettün Nushiye” ve “Divan” olmak üzere iki eseri vardır. Yunus Emre alevi mi? Hacı Bektaş ve Tapduk Emre, bir toplum yaratıyorlar. Bunun da ilk öznelerinden bir tanesi Yunus Emre. Bunlar ehlibeytin yolundan giden Alevi-Bektaşi kitleler. Yunus Emre kimdir özellikleri nelerdir? Yunus Emre Divanı’nda hece ve aruz ölçüsü birlikte kullanılmıştır. İlahilerin çoğu dörtlük yapısına sahiptir. Divan’ın içerisinde gazel ve mesnevi nazım şekliyle yazılmış şiirler de vardır. Onun asıl ölmez eseri, büyük bir aşk ve düşünüş ve coşkuyla söylediği şiirlerini bir araya toplayan Divan’ıdır. Yunus emrenin şiirleri nelerdir? Aşk İle Mest Olmalı Bana Seni Gerek Seni. Ben Gelmedim Dava İçin. Bir Ben Vardır Bende. Bir Kez Gönül Yıktın İse. Cana Kıyan Gelsin. Dost Elinden Ölürsem. Gel Gör Beni Aşk Neyledi. Yunus Emre Kimdir madde madde? 1240 senesinde Eskişehir’de doğduğu düşünülen Yunus Emre hayatının tümünü Anadolu’da geçirmiş bir şairdir. Anadolu’nun dört bir yanında tanınmış olan Türk ozanlarından biridir. Yunus Emrenin birçok eseri günümüze kadar gelmiştir. Herkes tarafından sevilen ve tanınan bir ozandır. Yunus Emre’nin kültürümüze yaptığı katkılar nelerdir? Yunus Emrenin sözlü kültürümüze katkılarından en önemlisi de birlik fikridir. Yunus, bütün farklılıklara karşılık içsel bir birlik önermiştir. Bütün şiirlerinde farklılıkları hoş karşılamayı, bütünleşmeyi, hoşgörüyü ve sevmeyi öğretmeye çalışmıştır. Bizim Yunus yılı nedir? 2021 YUNUS EMRE VE TÜRKÇE YILI OLARAK KUTLANACAKTIR – Yunus Emre hangi mezhebe bağlı? Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhında, bulunduysa da manevi yükselişini Hacı Bektaş-ı Velî′nin kendisini yolladığı Taptuk Emre Dergâhı’nda yaşamıştır ve dergâha çok hizmetler etmiştir. Yunus Emre, Bektaşî geleneğinde ümmî kabul edilmekteyken Halvetî geleneğine göre alim bir müftüdür. Tapduk Emre hangi mezhepten? Tapduk Emre d. 1210-1215 – ö. ?, Horasan erenlerinden bir Türkmen ve Alevi-Bektaşi dervişi ,Yunus Emrenin mürşidi. Yunus Emre mezarı nerede? Bazı kaynaklara göre ve Hacı Bektaş-ı Veli Menkıbesi’ne dayanarak Aksaray ili sınırları içinde, Ortaköy ilçe merkezine 20 km mesafede Reşadiye mahallesindedir. Türbenin bulunduğu tepe, halk tarafından ziyaret tepesi olarak bilinmektedir. Bu türbe Aksaray – Kırşehir yolu üzerinde bulunmaktadır. Yunus Emre dili nedir? 2380’i Türkçe, 1227’i Arapça, 518’i Farsça ve diğer dillere ait 29 kelime var. Böyle olunca Yunusun dili saf Oğuz Türkçesidir demek havada kalır. Bu durumda Yunus Emrenin dili, bir Türk-İslam medeniyeti dilidir. Yani daha sonra Osmanlı Türkçesi olarak adlandıracağımız dilin de temeli Yunus Emre tarafından atılmıştır. Yunus Emre’nin sözleri nelerdir? Az söz erin yüküdür, çok söz hayvan yüküdür. Aldırma, yaradan yardır. … Mazlumun ahı indirir şâhı. … Ya elim al kaldır beni. … Sabır saadeti ebedi kalır sabır kimde ise o nasip alır. … İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen, bu nice okumaktır. … 3 şeyi doğru seç! … Dünyada dertsiz baş olmaz. Yunus Emre şiirleri hangi Türkçe? 2380’i Türkçe, 1227’i Arapça, 518’i Farsça ve diğer dillere ait 29 kelime var. Böyle olunca Yunusun dili saf Oğuz Türkçesidir demek havada kalır. Bu durumda Yunus Emrenin dili, bir Türk-İslam medeniyeti dilidir. Yani daha sonra Osmanlı Türkçesi olarak adlandıracağımız dilin de temeli Yunus Emre tarafından atılmıştır. Yunus Emre kimdir neler yapmıştır? Yunus Emre bir halk şairi değil halkın şairidir. Öylesine çok sevilmiştir ki Anadolu?’nun çeşitli yerlerinde adına anıt mezarlar yaptırılmıştır. Aruz ölçüsü ile de şiirler yazmıştır ama onun en güzel şiirleri hece ölçüsü ile yazdıklarıdır. Yunus Emre’nin önemli eserleri nelerdir? Yunus Emrenin şiirlerinin yer aldığı iki farklı eser bulunmaktadır. Bunlar; Divan ve Risaletü’n Nushiye’dir. Divan’da Yunus Emrenin; Fatih, Nuruosmaniye, Yahya Efendi, Karaman, Bursa nüshaları kullanılmıştır. Risaletü’n Nushiye ise mesnevi tarzında yazılmış ve toplam 573 beyitten oluşan öğüt kitabıdır. Yunus Emre’nin şiirleri nelerdir? İşte en güzel Yunus Emre şiirleri; Aşk İle Mest Olmalı Aşkın şarabın içeli kandalığım bilmezem. … Bana Seni Gerek Seni. Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni. … Ben Gelmedim Dava İçin. … Bir Ben Vardır Bende. … Bir Kez Gönül Yıktın İse. … Cana Kıyan Gelsin. … Dost Elinden Ölürsem. … Gel Gör Beni Aşk Neyledi. Yunus Emre Kimdir ve Eserleri Kısaca? 1240 senesinde Eskişehir’de doğduğu düşünülen Yunus Emre hayatının tümünü Anadolu’da geçirmiş bir şairdir. Anadolu’nun dört bir yanında tanınmış olan Türk ozanlarından biridir. Yunus Emrenin birçok eseri günümüze kadar gelmiştir. Herkes tarafından sevilen ve tanınan bir ozandır. Yunus Emre’nin kültürümüze yaptığı katkılar nelerdir? Yunus Emrenin sözlü kültürümüze katkılarından en önemlisi de birlik fikridir. Yunus, bütün farklılıklara karşılık içsel bir birlik önermiştir. Bütün şiirlerinde farklılıkları hoş karşılamayı, bütünleşmeyi, hoşgörüyü ve sevmeyi öğretmeye çalışmıştır. Yunus Emre hangi dönemde eser verdi? Yunus Emre divanına ait eldeki yazmaların en erkeni olan Bursa nüshası 15. yüzyılın ikinci yarısına, Fatih nüshası tahminen 15. yüzyıla, Nuruosmaniye nüshası ise 1540 yılına aittir. Yûnusun şiirleri semâi ve gazel tarzında kaleme alınmıştır. Şeyhi kimin eseri? Şeyni’nin Eserleri Şeyhînin hâlen mevcut eserleri; Dîvân, Harnâme ve Hüsrev ü Şîrîn’den ibârettir. Bunlardan başka Ney-nâme adlı ufak bir mesnevîsiyle tıbba dâir manzum bir eseri ve Hâb-nâme adını taşıyan Farsçadan çevrilmiş bir mesnevîsinin de bulunduğu bilinmektedir. 1. Yunus Emre şiirleri hangi Türkçe? 2380’i Türkçe, 1227’i Arapça, 518’i Farsça ve diğer dillere ait 29 kelime var. Böyle olunca Yunusun dili saf Oğuz Türkçesidir demek havada kalır. Bu durumda Yunus Emrenin dili, bir Türk-İslam medeniyeti dilidir. Yani daha sonra Osmanlı Türkçesi olarak adlandıracağımız dilin de temeli Yunus Emre tarafından atılmıştır. Yunus Emre kaç şiiri vardır? Divan’ında kullandığı dilden hareketle Oğuz dilinin en yetkin isimlerinden biri olarak kabul görmüştür. Yunus Emre Divanı’nda 400 civarında şiir mevcuttur. Yunus Emre Kimdir 3 sınıf ödev? Yunus Emre 1238 Yunusemre, Mihalıçcık, Eskişehir’de doğdu 1321’de vefat etti. Anadolu’da Türkçe şiirin öncüsü olan mutasavvıf ve Alim, Anadolu’da yaşamış tasavvuf ve halk şairi, Türk İslam düşünürü, Bektaşi derviş ve erendir. Yunus Emre kimdir neler yapmıştır? Yunus Emre bir halk şairi değil halkın şairidir. Öylesine çok sevilmiştir ki Anadolu?’nun çeşitli yerlerinde adına anıt mezarlar yaptırılmıştır. Aruz ölçüsü ile de şiirler yazmıştır ama onun en güzel şiirleri hece ölçüsü ile yazdıklarıdır. Yunus Emre hangi kültürümüzü oluşturuyor? Yunus Emrenin şiirleri yaklaşık yüz yıl kadar sözlü kültürden beslenmiştir. Bu yüzden halkın beklentileriyle birleşen bir Yunus Emre geleneği ortaya çıkmıştır. Yunus Emre Türkmen bir Batıni Dervişidir. Ait olduğu gelenek, Horasan Ekolü, yani Hoca Ahmet Yesevi kökenli bir gelenektir. Hacı Bektaş Veli’nin kültürümüze yaptığı katkılar nelerdir? Anadolu’ya geldikten sonra kısa zamanda tanınarak kıymetli talebeler yetiştirdi. Hacı Bektâş Velî kendisinin de bağlı olduğu “Ahilik Teşkilâtı” ile, Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinde Anadolu’da sosyal yapının gelişmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Yunus Emre hangi döneme aittir? Yunus Emre Kimdir ? Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmaya ve Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde küçük-büyük Türk Beylikleri’nin kurulmaya başladığı 13. yy ortalarından Osmanlı Beyliği’nin filizlenmeye başladığı 14. yy’ın ilk çeyreğinde Orta Anadolu havzasında doğup yaşamış bir Türkmen hocası, şair bir erendir. Yunus Emre hangi türde eser verdi? Tasavvuf yorumunu benimseyen Yunus Emrenin keskin bir gözlem gücü, derin bir hoşgörü anlayışı var. Şiirlerini hece ölçüyle yazdı. Ama aruz denemelerine de yer verdi. Hece ölçüseyle yazdığı dörtlüklerin yanısıra yine hece ile beyitler ve gazeller de yazdı. Şeyhi eserleri nelerdir? Başlıca Eserleri Divan. 15 kaside, 4 tercî’-i bend, 2 terkîb-i bend, 1 mesnevi, 2 müstezat ve 202 gazelden oluşur. Yazma kütüphanelerde pek çok nüshasına rastlanır. Hüsrev ü Şirin. Şeyhîyi asıl üne kavuşturan en önemli eseridir. 6694 beyitten oluşur. … Harnâme. II. Murat’a sunulmuş 126 beyitlik küçük bir hiciv eseridir. g • t • dFatiha Suresi - سورة الفاتحة - ŞablonKKFatiha Suresi/1-7 1/1 ● 1/2 ● 1/3 ● 1/4 ● 1/5 ● 1/6 ● 1/7İsimleriFatiha - el- Fatiha - Ümmü´l-kitâb - Seb'i mesani - Fatiha-i Şerife - Fatihat-ül Kitap .Seb’ul-Mesânî. Kurân-ı Azîm. Vâfiye. Kâfiye. Mücziye. Münciye. Esâs. Şifâ .Şâfiye. Rukye. Sual. Dua. Ta’lim’ul-Mesele. Suretü’t-Telkîn. Salât . Mükâfât. Mecmû’ul-Esmâ. Senâ . KenzKavramlarBesmele - Hamdele -Lillah . er-Rab- er-Rahman - er-Rahim .Malik- Yevmi'd-dîn - İyyake Na'budu. ibadet. Nestaîn. İstiane -İhdina . İhtida. Hidayet. Sırat-ı müstakîm - Enam. enamte. gayri. Mağdub -aleyhim. Dallin - AminTefsirlerFatiha/HDKD. HDKD/Fatiha. Fatiha Suresi/Elmalı Orijinal HTML - Fatiha Suresi/HDKD/Sadeleştirilmiş - Dosya .Fatiha Suresi/ Suresi/ Suresi/Elmalı Orijinal- Fatiha suresi/Elmalı orijinali .Fatiha Suresi/HDKD/ Suresi/19 mucizesi Besmele tefsiriHacı Bektaşi Veli Suresi/1-7. Fatiha Suresi/Elmalı - Fatiha suresi/MEALKıraatlerFatiha/Nihavend - Fatiha/Saba - Fatiha/Acem - Fatiha/HicazDiğerFatiha/VİDEO - Fatiha/VECİZE yerli ve yabancıların sözleri - Fatiha/HAT - Fatiha/RESİM -Fatiha/AUDİO - Fatiha/VP - Fatiha/WP - Al- Fatiha - Ruh-u için El-Fatiha -Elmalı tefsiri - Fatiha -Fatiha -Fatiha -Fatiha Bakınız Fatiha suresi/MEAL, Fatiha suresi/VİDEO, Fatiha suresi/TEFSİR, Fatiha suresi/TEZHİB, Fatiha suresi/HAT, Fatiha suresi/FAZİLETİ, Fatiha suresi/HİKMETLERİ, Fatiha suresi/KERAMETLERİ, Fatiha suresi/AUDİO, Fatiha suresi/HADİSLER, Fatiha suresi/Transkriptleri, Fatiha Suresi/19 mucizesi g • t • dBesmele. بسملة . Bismillahirahmanirahim . بسم الله الرحمن الرحیم . Bismillah. بسم اللہ الرحمٰن الرحیمBesmele tefsirleri - Besmele/Tefsir - - 1/1SırlarıBesmelenin sırları 51 besmele Yitiği olanTefsirBesmele/TEFSİR. Besmele tefsirleri Besmele tefsiri/Hacı Bektaşi Veli/Şerh-i Besmele - Besmele tefsiri/HDKD Elmalı besmele tefsiri - Besmele tefsiriElmalı Hamdi Yazır - Besmele tefsiri/Muhammed Hamdi Yazır - Besmele tefsiri/Mevdudi - Tefhim-ül Kur'an'da besmele tefsiri - Besmele tefsiri/Muhammed Esed - Besmele tefsiri/İsmail Hakkı Bursevi - Besmele tefsiri/İsmail Hakkı Bursevi/Arapça- Besmele tefsiri/İsmail Hakkı Bursevi/Türkçe tercümesiÇalışmalarBesmele/Mealleri - Besmele/Hatları - Besmele/Sırları - Besmelenin faziletleri - Besmeleli kesim - Helal et - Besmele'nin gücü - Besmele/Mealleri - Besmele/PPTWPBesmele/VP - Besmele/WP - Besmele/RESİM - Besmele/AUDİO - Besmele/VİDEO - Besmele/PPT - Besmele/KAYNAKDünya dillerinde besmelearبسملة -bgБисмиллах caBàsmala deBasmala enBasmala esBasmala faبسم الله الرحمن الرحیم frBasmala idBasmalah itBasmala mlബിസ്മില്ലാഹി msBismillah nlBasmala plBismallah ptBismillah ruБасмала slBismila svBasmala teబిస్మిల్లా హిర్రహ్మా నిర్రహీం ttБәсмәләһ ukБасмала urبسم اللہ الرحمٰن الرحیم zh太斯米ŞablonlarŞablonBesmele - PortalBesmele - Besmelebakınız Qurani Kerim Azerbaycan dilinde 1 30. Al Fatiha 1 - Al Baqarah 141 Surat Al-Fatiha 1 "The Opening" ŞablonFatiha - d Fâtiha Fatiha -Fatiha Türevleri Fatih Fetih Açılım Miftah. İftah . İftitah. Müfettih Fatiha/Tefsiran incildeki benzerlikleri var, çok ilginç. Ayetlerin meal ve tefsirleri 1/1 1/2 1/3 1/4 1/5 1/6 1/7 Fatiha Suresi HDKD Fatiha Suresi/Elmalı meal Fatiha Suresi/Elmalı Orijinal tefsir Fatiha Suresi / Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri Aslı ile güncel Türkçesinin mukayesesi Dosya Fatiha Suresi/HDKD/Sadeleştirilmiş Fatiha Suresi/HDKD HDKD/Fatiha HDKD/Fatiha/Sadeleştirilmiş Fatiha Tefsiri/Hak Dini Kur'an Dili Fatiha Suresi / Elmalılı Hamdi Yazır Tefsiri Aslı ile güncel Türkçesinin mukayesesiPDF Formatında Hak Dini Kur'an Dili HTML formatında Hak Dini Kur'an Dili Fatiha Suresi/Elmalı Orijinal Wikileştirilmiş internal linkleriyle HDKD/Fatiha/Mukaddime Fatiha Suresi/1-7 Fatiha/VİDEO Fatiha Fatiha Fatiha Fatiha Suresi/WP Fatiha Suresi/VP Mealler Mealler HDKD/MEAL HDKD/Meal/ HDKD/Meal/Fatiha KHMK/Fatiha Tefsirler Tefsirler Fatiha Tefsiri/Hak Dini Kur'an Dili Fatiha Suresi/HBFTK RBT/Fatiha KHMK/Fatiha Fatiha Suresi/NAKİLLER Fatiha suresi/MEAL Fatiha suresi/VİDEO Fatiha suresi/TEFSİR Fatiha suresi/TEZHİB Fatiha suresi/HAT Fatiha suresi/FAZİLETİ Fatiha suresi/HİKMETLERİ Fatiha suresi/KERAMETLERİ Fatiha suresi/AUDİO Fatiha suresi/HADİSLER Fatiha Suresi/NAKİLLER Fatiha suresi/Elmalı Fatiha suresi/Transkriptleri Fatiha Suresi/19 mucizesi PortalKur'an Mu'cem-ul Müfehres PortalHadis PortalFıkıh PortalAkaid PortalSiyer PortalKelam g • t • dFatiha Suresi - سورة الفاتحة - ŞablonKKFatiha Suresi/1-7 1/1 ● 1/2 ● 1/3 ● 1/4 ● 1/5 ● 1/6 ● 1/7İsimleriFatiha - el- Fatiha - Ümmü´l-kitâb - Seb'i mesani - Fatiha-i Şerife - Fatihat-ül Kitap .Seb’ul-Mesânî. Kurân-ı Azîm. Vâfiye. Kâfiye. Mücziye. Münciye. Esâs. Şifâ .Şâfiye. Rukye. Sual. Dua. Ta’lim’ul-Mesele. Suretü’t-Telkîn. Salât . Mükâfât. Mecmû’ul-Esmâ. Senâ . KenzKavramlarBesmele - Hamdele -Lillah . er-Rab- er-Rahman - er-Rahim .Malik- Yevmi'd-dîn - İyyake Na'budu. ibadet. Nestaîn. İstiane -İhdina . İhtida. Hidayet. Sırat-ı müstakîm - Enam. enamte. gayri. Mağdub -aleyhim. Dallin - AminTefsirlerFatiha/HDKD. HDKD/Fatiha. Fatiha Suresi/Elmalı Orijinal HTML - Fatiha Suresi/HDKD/Sadeleştirilmiş - Dosya .Fatiha Suresi/ Suresi/ Suresi/Elmalı Orijinal- Fatiha suresi/Elmalı orijinali .Fatiha Suresi/HDKD/ Suresi/19 mucizesi Besmele tefsiriHacı Bektaşi Veli Suresi/1-7. Fatiha Suresi/Elmalı - Fatiha suresi/MEALKıraatlerFatiha/Nihavend - Fatiha/Saba - Fatiha/Acem - Fatiha/HicazDiğerFatiha/VİDEO - Fatiha/VECİZE yerli ve yabancıların sözleri - Fatiha/HAT - Fatiha/RESİM -Fatiha/AUDİO - Fatiha/VP - Fatiha/WP - Al- Fatiha - Ruh-u için El-Fatiha -Elmalı tefsiri - Fatiha -Fatiha -Fatiha -Fatiha Bakınız Fatiha suresi/MEAL, Fatiha suresi/VİDEO, Fatiha suresi/TEFSİR, Fatiha suresi/TEZHİB, Fatiha suresi/HAT, Fatiha suresi/FAZİLETİ, Fatiha suresi/HİKMETLERİ, Fatiha suresi/KERAMETLERİ, Fatiha suresi/AUDİO, Fatiha suresi/HADİSLER, Fatiha suresi/Transkriptleri, Fatiha Suresi/19 mucizesi Qari Mahmood Minshawi one of the best fatiha recitation Minshawi -the best fatiha in the world Fatiha Suresi ve Türkçe Meali Fatiha Suresi ve Türkçe Sesli Meali nüzul sebebi ÖncesiKur'an okumaya giriş duası -Sonrası Bakara Suresi Şablonİslamda Alevilik ŞablonHacı Bektaş-ı Veli d Hacı Bektaş-ı Veli Hacı Bektaş-ı Veli/Fatiha Tefsiri Besmele tefsiri/Hacı Bektaşi Veli/Şerh-i Besmele Hacı Bektaş-ı Veli/Eserleri Hacı Bektaş-ı Veli/Alevilik Hacı Bektaş-ı Veli/Eserleri Hacı Bektaş-ı Veli/Sözleri Hacıbektaş Veli Kültür Derneği D Besmele. بسملة Bismillah. بِسْمِ اللّهِ Bismillahirahmanirahim. بسم اللہ الرحمٰن الرحیم. بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ 1/1. Soundcloud Ruhi Su Yunus Emre Besmele/VP . Besmele/WP . Besmelenin faziletleri . Besmele/Tefsir. Besmele tefsirleri. BİRİNCİ SÖZ Besmele tefsiri/Hacı Bektaşi Veli/Şerh-i Besmele. Şeyh Galip/Besmele Besmele tefsiri/HDKD . Elmalı besmele tefsiri Besmele tefsiriElmalı Hamdi Yazır . Besmele tefsiri/Muhammed Hamdi Yazır . Besmele tefsiri/Mevdudi . Tefhim-ül Kur'an'da besmele tefsiri . Besmele tefsiri/Muhammed Esed . Besmele/Mealleri . Besmele/Hatları . Besmele/Sırları . Besmele/RESİM . Besmele/AUDİO . Besmele/VİDEO . Besmele/PPT . Besmele/KAYNAK . Dünya dillerinde besmele arبسملة bgБисмиллах caBàsmala deBasmala enBasmala esBasmala faبسم الله الرحمن الرحیم frBasmala idBasmalah itBasmala mlബിസ്മില്ലാഹി msBismillah nlBasmala plBismallah ptBismillah ruБасмала slBismila svBasmala teబిస్మిల్లా హిర్రహ్మా నిర్రహీం ttБәсмәләһ ukБасмала urبسم اللہ الرحمٰن الرحیم zh太斯米 ŞablonBesmele - PortalBesmele The Power Of Words BISMILLAH ALLAH HU AKBAR تأثير إسم الله 'Besmele'nin gücü!.flv VideoThe Power Of Words BISMILLAH ALLAH HU AKBAR تأثير إسم الله 'Besmele'nin gücü!.flv‎ Besmeleli kesim - Helal et Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Özcan Hacı Bektaş Velî çağları aşan düşünceleriyle Anadolu ve Balkanlarda etkili olmuş önemli bir Türk sûfîsidir. Hacı Bektaş Velî’nin eserleri arasında gösterilen Fâtiha Tefsiri’nin nüshasına bu güne kadar kütüphanelerimizde rastlanamamıştır. Öncelikle British Museum Library’de bu eserin bir nüshası tarafımızdan bulunmuş, daha sonra eserin bir başka nüshası da Süleymaniye Kütüphanesi’nde tespit edilmiştir. Esergünümüz harflerine aktarılarak araştırmacıların ilgisine sunulmuştur. Çalışmada iki nüshanın farklılıkları gösterilerek transkribe edilen Fâtiha Tefsiri tanıtılmış, Hacı Bektaş Velî’nin bir başka eseri olan Besmele Tefsiri ile benzerliklerine dikkat çekilmiştir. Ayrıca sûfîlikte tefsir yazma geleneği üzerinde durularak, sûfîlerin Fâtiha’yı tefsir etmelerinin sebeplerine değinilmiş, bu surenin faziletleri hakkında ayet ve hadislerden hareketle çeşitli bilgi verilmiştir. Elimizdeki Fâtiha Tefsiri, Hacı Bektaş Velî’nin eserlerindeki muhteva ve üslup özellikleri ile yaşadığı dönemin karakteristik dil özellikleri açısından da incelenmiştir. Hacı Bektaş Velî’nin Fâtiha Tefsiri, Eski Anadolu Türkçesinin karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Metinde rastlanılan bir çok arkaik özellik göz önüne alındığında eserin 14. yüzyılın başlarında yazıldığı kanaatine varılmıştır. Eser, isminden de anlaşılacağı üzere Kuran-ı Kerim’in ilk suresi olan Fâtiha’nın kelime kelime tefsiridir. Müellif, sûfî gelenek içinde yaygın olan, metnin bâtınî manaları üzerinde yorumlarda bulunarak eserini oluşturmuştur. Bu haliyle eser İşârî sûfi tefsir metodu kullanılarak telif edilmiş diyebiliriz. FatihaTefsiri’nde yer yer ayet ve hadislerden iktibas yapılmıştır. Fâtiha Suresi’ndeki kelimelerin sayıları ve bu surede kullanılmayan harflerle ilgili tasavvufi yorumlar yapılması orijinal ve ilginç özelliklerdir. Anah­tar Sözcükler[] Fâtiha Tefsiri, Hacı Bektaş Velî, Sûfî Tefsîr, Tasavvuf, Mutasavvıf Hacı Bektaş Velî, 13. yüzyılda Anadolu’da yaşamış, Balkanlar başta olmak üzere fikirleri bir çok coğrafyada Bektâşî tarikati vesilesiyle yayılmış önemli bir mutasavvıfımızdır. Onun hakkında araştırma yapan uzmanlar Makâlât, Fâtiha Tefsiri, Şathiye, Hacı Bektaş’ın Nasihatleri, Şerh-i Besmele, Hadîs-i Erbaîn Şerhi, Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye adlı eserlerin ona aitliği konusunda yaygın bir kanaate sahiptirler. Bu eserlerden bazıları Latin harflerine aktarılmış, sadeleştirilmiş, Arapça ve Farsça yazılmış olanlar da başta Makâlât olmak üzere tercüme edilmek suretiyle çeşitli araştırmacılar tarafından yayınlanmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Alevî Bektâşî Klasikleri Projesi kapsamında basılan Makâlât 1 ve Besmele Tefsiri,2 Abdurrahman Güzel tarafından hazırlanan manzum ve mensur Makâlât 3 ile Gazi Üniversitesi Hacı Bektaş Velî Araştırma Merkezi’nce Farsça’dan tercüme edilerek yayınlanan Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimat-ı Ayniyye 4 yakın zamanda Hacı Bektaş Velî’nin eserleri üzerine yapılmış önemli çalışmalardır. Hacı Bektaş Velî hakkında incelemelerde bulunan araştırmacılar onun eserleri arasında Fâtiha Tefsiri’ni göstermektedirler. Bu konuda neşredilen yayınlarda ilgili eser hakkında bilgi verilirken Baha Said’in Türk Yurdu’nda yayınlanan makalesine atıfta bulunmaktadırlar. Baha Said makalesinde 5 “Manisa’da Valide Camii Kütüphanesi’nde Derviş Aliyy’ül-Mevlevîyyi’l Bektâşî el yazısıyla ve rik’a olarak tebyîz edilen bir defter vardır. Bu defter Tire’de Hacı Necip Paşa Kütüphanesi’nde mevcut olan ve Hacı Bektâş’a isnâd edilen Tefsîr-i Fâtiha’nın kopyası olup…” ifadeleriyle eserden haberdar etmiş, Görkem, 2006297 Fuat Köprülü de Anadolu’da İslamiyet adlı makalesinde aynı bilgiyi kullanmıştır “Baha Said Bey muahharan yanan Tire Kütüphanesi’nde Hacı Bektaş’a ait bir Tefsir-i Fâtiha ile Makalât-ı Erbaîn mevcut olduğunu rivayet ediyor” Köprülü, 2000105 Makâlât hakkında kapsamlı bir çalışma yapan Esat Coşan ise, Tire Kütüphanesi’ne gittiğini fakat eserin herhangi bir nüshasına veya ilgili bir kaydına rastlayamadığını ifade eder. Coşan, 1986 XXXIX Aynı şekilde Bektaşi Dedebabası Bedri Noyan da “ Baha Said Bey Türk Yurdu’ndaki 6 yazısında Manisa Valide Camii Kitaplığında 1315 yılında Derviş Aliyy’ül-Mevleviyyü’lBektâşî eliyke rika ile yazılı bir defterden söz ediyor. Bu yazma Tire’de Hacı Necip Paşa kitaplığında bulunan ve Hazreti pîr Hacı Bektaş Velî eseri olan Tefsîr-i Fâtiha’nın bir kopyasıdır. Tire’de otobüs garajının yakınında olan bu kitaplık bir zaman bir yangın da geçirmiştir… Fakîrleri Tire’de bu asıl nüshayı aradımsa da bulamadım..” Noyan, 1987 33,34“Mutasavvıfların, özellikle Fâtiha, Yasin-i Şerif Tefsiri gibi bir takım tefsirler yazma gelenekleri Hacı Bektaş’ın da böyle bir eseri bulunabileceğini muhtemel kılmaktadır.”Güzel, 2001322 Görüldüğü gibi yaptıkları çalışmalarla Hacı Bektaş Velî hakkındaki bilgilere ve Bektâşîlik sahasına önemli katkılar sağlayan bilim adamlarımız, Hacı Bektaş Velî’nin Fâtiha Tefsiri adlı eserin varlığı hususunda hemfikirdirler. Fakat ilgili alıntılarda da ifade edildiği gibi kütüphanelerimizde böyle bir eserin nüshasına şu ana kadar rastlanamamıştır. İngiltere’de yaptığım çalışmalar sırasında British Museum Library’de yazma eserleri incelerken Hacı Bektaş Velî’nin Makalâtıyla bir arada istinsah edilmiş olarak Fâtiha Tefsiri’ne rastladım. Fâtiha Tefsiri’nin bulunduğu yazma eserin başında “Sultân el-Hacı Bektâşu’l-Horasânî rahmetullâhi aleyh ol dîn çerağı, îmân nurınun bağı, erenlerün turağı, şöyle beyan kılur kim” ifadeleri yer almaktadır. Yazma eserin sonunda ise “…Bâkî mübârek haberler hayırlu sözler Kur’ân tefsirinde peygâmber hadisinde ve tezkiretü’l-evliyâda isterler ise ma’lûm olına inşâallâhu teâlâ lîkin Allah teâlânun rahmeti ve peygamberün şefâati ol kişilere olsun kim bunı yazan zaîf, bîçâre câniçün bir fâtihatu’l-kitâb üç kerre ihlas kulhüvallâhu ehad okuya üç kere peygambere salavât vire her kim bu vasıyyeti yerine getüre Muhammed Mustafa andan hoşnûd ola âmin yâ Rabbe’l- âlemîn” ifadeleri bulunmaktadır. Eser harekeli nesih hattıyla yazılmış olup varakları sağlamdır. Fâtiha Tefsiri 16 varaktan oluşmakta olup eserin istinsah kaydı bulunmamaktadır. Fâtiha suresinin son kelimesi ile ilgili izah yarım kalmıştır. Tahminimize göre eserin bir sayfası eksiktir. Daha sonra eserin Sü- leymaniye Kütüphanesi’nde bir başka nüshasını bulduk. Yedi varaktan oluşan bu nüshanın sonundaki ifadelerle British Museum Nüshası’nın eksik kalan son kısmını da tamamlamış olduk. Fâtiha Tefsiri, Hacı Bektaş Velî’nin tefsir tarzındaki bir başka eseri olan Besmele Tefsiri ile bazı ortaklıklar ta- şımaktadır. Bu eser de Besmele Tefsiri gibi yine Hacı Bektaş Velî’nin bir diğer eseri Makâlât’la birlikte arka arkaya istinsah edilmiştir. Besmele Tefsiri ile di- ğer bir benzerlik eserin girişinde Mi’rac hadisesine telmih yapılmasıdır. Besmele Tefsiri’nin girişinde “ …Mi’rac gicesi Muhammed Mustafa’ya hitâb kıldı kim eger dilersen her bir işde yardımum senün ile ola ismü a’zâmum dahı keremüm dahı lutfum bildürem adum her halde dilinde olsun andan Rasûl eyitti…” Duran, 200742 ifadeleri yer almaktadır. Fâtiha Tefsiri’nde de besmele, hamdele ve salvaleden hemen sonra “…ol gice kim Hak subhânehû ve teâlâ beni Mi’râc’a kıgırdı dördünci göge erdügümde bir katı âvâz işitdüm anun heybetüden dü- keli ferişteler yüzün düştiler”7 ifadeleriye esere giriş yapılır. Eserde ayrıca Besmele Tefsiri’nde olduğu gibi zaman zaman ayet ve hadisler iktibas edilmiştir. İki eserin üslubu ve anlatım tarzı da birbirine bir çok yönlerden benzemektedir. Örnek olarak Besmele Tefsiri’nde “…eyi di ümmetine Bismillâhirrahmânirrahîm desünler Allah dedükleri vaktın andan ötürü ne kadar ömür geçürdilerse dükelin taatıla geçürmiş gibi dutam Er-Rahmân dedüklerinden ötürü dünün bir nicesin taat kılanlar müzdin virem Er-Rahîm dedüklerinden ötürü dünün gün uzun oruç dutmış ve gazilik kılmış sevabın verem… Duran, 2007146 ifadesi Fâtiha Tefsiri’nde “…gayri’l magđûbi aleyhim” on biş harfdür toksan tokuza katsan yüz on dört harf olur Kur’ân dahı yüz on dört sûredür her kim bu yüz on dört harfi okı- sa dükeli Kur’ān’ı okımışça sevâb bulur”8 şeklinde benzer bir anlatım tarzıyla ifade edilmiştir. Besmele Tefsiri’nde Fâtiha Suresi ile ilgili yer alan “Tanrı Taâlâ Rasûla hitâb kıldı eyitdi yâ Ahmed dört kitab kim gökden indi ne varısa dükelin dirdüm Fâtihâda kodum ne kim Fâtihada varı- sa dükelin Bismillâhirrahmânirrahîm içinde kodum kim senün ümmetünden bir kez Bismillâhirrahmânirrahîm okurısa dogru itikad birle Tevrîti İncîli Zeburı Furkânı okumuşça sevâb virem dahı bunlarunıla taat kılmışca sevâb virem…” Duran, 2007156 ifadelerinin hemen hemen aynısı benzer kelimeler ve üslup ile Fâtiha Tefsiri’nde şu şekilde yer almaktadır “…Kur’ân’un bünyâdı Fâtiha’dur Hazret-i Rasûl sallâllâhu aleyhi vesellem eydür Hak te’âlâ Tevrîd ve İncîl’de ve Zebûr’da her ne kim zikr itdise mecmûı Kur’ān’dur kim Fâtiha’yı sıdk-ıla okıya İncîl’i ve Zebûr’ı ve Tevrît’i ve Kur’ân’ı okımışca sevâb bula…” 9 Bu örneklerde de görüldüğü gibi Fatiha Tefsiri’nde kullanılan metot, üsluptaki benzerlikler ile ortak kelime ve cümleler bize her iki eserin müellifinin aynı olduğu kanaatini vermektedir. Sûfî Gelenekte Tefsir[] Tefsir’ kelimesi keşfetme anlamındadır. Her bir ayette bulunan 12 mana tabakasına işaret eden bir hadis-i şerifteki “Her bir ayetin zâhirî ve bâtını vardır. Her harfin haddi ve her haddin de matlaı vardır.” Abdürrezzak, 1982358’ten ifadesiyle bu anlam zenginliğine dolayısıyla tefsire olan ihtiyaca dikkat çekilmektedir. Sûfîler de bu hadiste işaret edilen Kuran ayetlerinin dış ve iç manaları olmasından hareketle ayetleri yorumlamaktadırlar. Tarikat mensupları burada ifade edilen iç mananın sûfîlerin kalbine yansıyan ilahi ilhamlar ve keşifler yoluyla öğrenilebileceğine inanmaktadırlar. Tefsirler uzmanlar tarafından şu şekilde sınıflandırılmıştır “Tefsir ilminde geleneksel sınıflamaya göre rivayete dayanan tefsirlere rivayet tefsiri denir. Bu çeşit tefsirler selef âlimlerinden nakledilen eserlere, sahabe hatta tâbiîn’in sözlerine ve Kur’ân’ın bizzat Kur’ân ile ve Hz. Peygamber’in hadisleri ile açıklanması- na ve yorumlanmasına dayanır. Dirayet tefsirleri ise rivâyet tefsirlerinde sayılan hususlarla birlikte dil, edebiyat, dinin genel prensipleri ve diğer genel bilgilere dayanılarak yapılan tefsirlerin genel adıdır. Bu tefsirlere “rey” veya “makûl” tefsirleri de denir. Tasavvuf yorumlarına göre yapılanlara işârî tefsir denilmiştir. İşârî tefsir denilince çoğunlukla akla, sûfî veya tasavvufî tefsir gelir. Oysa, işârî tefsir sadece bu nevi tefsirden ibaret olmayıp, sûfi tefsiri de içine alan daha geniş kapsamlı bir tefsir faaliyetidir.” Çelik, 200362 Mutasavvıflar Kur’an tefsirinde ayetlerin zâhir manasından çok batın manaları üzerinde durmuşlar, daha çok işârî tefsirler yazmışlardır. Bu tefsir “ zahir manası ile bağdaştırılabilen sulûk erbabının bilebileceği bir takım anlamlara ve işaretlere göre Kur’an-ı tefsir etmektir.”Aydüz, 2004 86-87 şeklinde tanımlanmaktadır. Bu anlamda Hacı Bektaş Velî’nin Fâtiha Tefsiri adlı eserine işârî sûfî tefsir diyebiliriz. Fâtiha Suresi’nin Faziletleri[] Fâtiha’ kelimesi, açmak, açıklığa kavuşturmak, açılacak şeylerin başı, başlamak anlamındaki feth’ kökünden türetilmiş bir isimdir. Bir şeyin “girişi, başlangıcı, baş tarafı” anlamlarında kullanılır. Fâtiha Suresi, yedi ayet, yirmi beş kelime ve yüz onüç harften oluşmaktadır. Sure, Mekke’de nazil olmuştur. Fâtiha suresi’nin çeşiti kaynaklarda zikredilen yirmibeş adına rastlanmış- tır. Bu isimler “Fâtiha, Seb’ul-Mesânî, Kurân-ı Azîm, Vâfiye, Kâfiye, Mücziye, Münciye, Esâs, Şifâ, Şâfiye, Rukye, Sual, Dua, Ta’lim’ul-Mesele, Suretü’t-Telkîn, Salât, Mükâfât, Mecmû’ul-Esmâ, Senâ ve Kenz’dir.”Yetik, 19968 Türk folklorunda yer alan bir çok dîni merasim ve ritüelde çeşitli vesilelerle okunan, bir çok faydası olduğuna inanılan Fâtiha Suresi’nin fazileti hakkında başta ayet ve hadisler olmak üzere pek çok bilgi ve rivayet bulunmaktadır. Bunların bazıları şunlardır Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun ki biz sana tekrarlanan yediyi ve şu büyük Kur’an’ı vermişizdir.”10 ayetinde tekrarlan yedi ile kastedilen Fâtiha Suresi’dir. Bir hadîs-i şerifte “Namazı kulumla aramda ikiye ayırdım. Bir yarısı benimdir, diğer yarısı kulumundur. Kuluma istediği verilecektir. Kul “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’adır” dediği zaman Allah “Kulum bana hamd etti, senada bulundu” der. Kul “Allah, Rahmân ve Rahîmdir” deyince, Allah “kulum beni övdü” der. Kul “Din gününün sahibi, hükümdarıdır” dediği zaman, Allah “Kulum beni yüceltti” der. Kul “Ancak sana kulluk/ibâdet eder, yalnızca senden yardım dileriz” dediği zaman, Allah “Bu benimle kulum arasındadır, artık kulum ne isterse verilecektir” der. Kul “Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiğin kimselerin yoluna. Kendilerine gazab edilmiş olanların ve sapmışların yoluna değil” dediği zaman Allah “İşte bu, yalnızca kulum içindir; kulumun isteği yerine gelecektir.” der.” Davudoğlu 1980 38 şeklinde söylenmektedir. Başka bir hadîs-i şerifte “Peygamber Efendimiz Hazret-i Übeyy İbn-i Ka’b’a “Sana ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da, ne de Kur’ân’ın diğer kısımlarında benzeri indirilmiş bir sûre öğretmemi ister misin?” buyurdu. Übeyy İbn-i Ka’b “Evet, ya Resûlallah!” dedi. Resul-i Ekrem Efendimiz “Namazda nasıl okuyorsun?” buyurdu. Übeyy İbn-i Ka’b, Fâtiha Sûresini okuyunca, Peygamber Efendimiz “Evet, nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, onun eşi, ne Tevrat’ta, ne İncil’de, ne Zebur’da ve ne de Kur’ân’ın diğer kısımlarında indirilmiştir. O bana verilen şanlı Kur’ân’ın içinde bulunan yedi âyetli Fâtiha Suresi’dir, buyurdu. Buhârî, Tefsir-ül Kur’ân 27; Ebû Dâvûd, Salat 17’den Diğer bir hadiste “Ümmü’l-Kurân Fâtiha Suresi diğer surelere bedeldir, diğer surelerden ise ona denk olacak yoktur.” Akdemir,199736 buyurulmuştur. Kaynaklarda bu anlamı taşıyan başka hadis-i şerifler de bulunmaktadır. Fâtiha tefsiriyle ilgili Hz. Ali’den şu sözler rivayet edilir “İsteseydim “Ümmü’l-Kur’ân” Fâtihâ’nın tefsirine dair yetmiş deve yükü eser yazardım.” Kesler, 2007113 Görüldüğü gibi Fatiha Suresi başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere bütün semavi kitapların temel esaslarını içine almakta adeta onları özetlemekte ve bir çok derin manalar içermektedir. Hz. Hüseyin’den Tefsir-i Hasen’ilBasrî ve Mefâtihu’l-Gayb adlı eserlerde rivayet edilen şu ifadeler de surenin fazileti hakkında önemli işaretler verir “ Cenâb-ı Hak gökten dört yüz kitap indirdi. Bunların yüz tanesinin bilgisini Tevrat, Zebur, İncil ve Furkân Kurân’a yazdı. Sonra bu dört kitabın taşıdığı ilimleri sadece Furkân’a, onun ilimlerini de mufassal surelere Kur’an-ı Kerim’in sonunda yer alan kısa sureler daha sonra mufassal surelerin ilimlerini de Fatihâ’ya yazdı. İşte kim Fâtiha Suresi’ni bilirse Allah’ın indirdiği bütün kitapların tefsirini kavramış olur. Kim Fâtiha Suresi’ni okursa sanki Tevrat, Zebur, İncil ve Furkan’ın tamamını okumuş gibi olur.” Kesler, 2007116 Bütün bu ayet ve hadislerde ifade edilen faziletlerin yanı sıra Bektâşî dü- şüncesinde önemli bir yere sahip olan Hz. Ali ve Hz. Hüseyin’den yapılan rivayetler, ayrıca sûfi gelenek içinde Ebu’lLeysi Semerkandî, Gazalî, Sadreddin Konevî, Molla Fenârî, Abdulmecit Sivasî vb. tanınmış bir çok mutasavvıf tarafından yapılmış Fâtiha Suresi tefsirleri bize Hacı Bektaş Velî’nin de Fâtiha Suresi tefsirinin mevcut olabileceğini göstermektedir. Eser isminden de anlaşılacağı üzere Kuran-ı Kerim’in ilk suresi olan Fâtiha’nın kelime kelime tefsiridir. Mü- ellif sûfî gelenek içinde yaygın olarak tercih edilen metnin bâtıni manaları- nı tefsir ederek eserini oluşturmuştur. Eserde Fâtiha Suresi’ndeki kelimelerin sayıları ve bu surede kullanılmayan harflerle ilgili tasavvufi yorumlar yapılması eserin dikkat çekici bir özelliğidir. Eserin İmlası ve Bazı Özellikleri[] Eski Anadolu Türkçesi döneminin karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Bununla birlikte Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde az görülen bir takım hususiyetleri de barındırmaktadır. Bu husular şunlardır a. Eserde “kıġır-, tamu, uçmak, dü- keli, kandan, kulaguz, ķangı” gibi Eski Anadolu Türkçesi’nde yaygın olarak kullanılan kelimeler bulunmaktadır. b. Eski Anadolu Türkçesinde ünsüz uyumu yoktur. Ünsüz uyumuna girmeyen ve Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde dal harfi ile yazılan görülen geçmiş zaman ekinin Fâtiha Tefsiri’nde “düşdiler”2b/3 ve “düştüse” 5a/2 şekillerinde “t” li yazılışlarına rastlanmaktadır. Bu tür yazılışlara genellikle ilk devir Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde rastlanmaktadır. c. Metnimizde 12b/2’ de Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde nadiren kullanılan -ıncak, -incek zarf fiil eki geçmektedir. gelincek Bu ek ilk devir Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde görülmektedir. Mesela Ahmed Fakîh’in Kitâb-ı Mesâcidi’ş-Şerîfe11 adlı eserinde bu ek kullanılmıştır. Ahmet Fakîh’in 13. yüzyılda yaşadığı göz önüne alındığında Fâtiha Tefsiri’nin yazılış tarihinin bu dö- neme yakınlığı ile ilgili bir kanaat elde edilebilir. d. Eski Anadolu Türkçesinin fonetik özelliklerinden olan Türkçe kökenli kelimelerde ilk hecede çok büyük oranda “i”li şekiller eserimizde bulunmaktadır Virdi 2b/7, İtdi 15a/3 vb. örneklerde olduğu gibi. Eski Anadolu Türkçesi metinlerinde eyt-, söylemek kelimesi bü- yük oranda “e”li kullanılmasına rağmen “iyt-” 10b/6 şekline de rastlanmaktadır. Bu biçime nadiren ilk devir metinlerinde tesadüf edilmektedir. Ayrıca ilk hecede i’leştirme temayülü bazı yabancı kökenli kelimelerde bile görülmektedir. Eserimizde “firişteleri” 9b/4 örneğimizde buna benzer bir kullanım görülmektedir. e. Eski Türkçeden beri var olan ve Eski Anadolu Türkçesinin karakteristik teklik 2. şahıs emir eki –gıl, -gil’li şekillere de metnimizde rastlanmaktadır bilgil kim 4a/8, kılmagıl 6b/2 Bu açılardan bakıldığında Hacı Bektaş Velî’nin Fâtiha Tefsiri’nin Eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini taşı- dığını, metinde rastlanılan bir çok arkaik kelime ve özellikler de göz önüne alındığında eserin yaklaşık olarak 14. yüzyılın başlarında yazıldığını söyleyebiliriz. Daha ayrıntılı dil çalışmaları ile eserin Hacı Bektaş Velî’nin yaşadığı dönemde kaleme alınmış olabileceği kanaatine de varılabilir. Eser, yaygın olan sûfi geleneğe uygun olarak Hacı Bektaş Velî’nin bir müridi tarafından sonradan yazıya aktarılmış olabilir. Sonuç olarak konu hakkında araş- tırma yapan bilim adamlarının Hacı Bektaş Velî’ye ait bir Fâtiha Tefsiri’nin bulunduğunu aktarmaları, sûfî gelenek içinde Fâtiha Suresi’nin tefsirinin bir çok örneğinin olması, eserin dil ve imla özellikleri bakımından Hacı Bektaş Velî’nin dönemine ait özellikler taşıması, ayrıca eserin muhtevasının ve üslubunun Hacı Bektaş Velî’ye ait olduğu ifade edilen Besmele Tefsiri’yle benzerlikler göster-mesi gibi özellikler göz önüne alındığında bu tarz eserler için yaygın olan ihtiyat kaydını düşürmekle birlikte Tefsir-i Fâ- tiha adlı eserin Hacı Bektaş Velî’ye ait olduğunu söyleyebiliriz. Kanaatimizce eserin başka nüshaları bazı şahıslarda ve kütüphanelerimizde mevcuttur. Bu nüshaların da zamanla ortaya çıkmasıyla daha net bilgilere ulaşılabilecektir. Yaşadığı asır olan 13. yüzyıldan beri tasavvufî düşüncesi ve Bektâşi tarikatıyla etkilerini günümüze kadar sürdüren Hacı Bektaş Velî ve Bektâşilik ile ilgili yazma eserlerdeki benzer metinlerin ortaya çıkarılması, neşredilmesi yerli ve yabancı araştırmacılar için de yeni özgün kaynaklar oluşturmaktadır. “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.” özdeyişinde Hacı Bektaş Velî’nin dikkat çektiği hakikate uygun olarak yapılacak benzer çalışmaların onun daha doğru tanıtılmasına bilimsel katkılar sağlayacağı muhakkaktır. Transkribeli Fâtiha Tefsiri Metni[] 1bTefsįriFātiĥa 1b 12 Bismillāhirraĥmānirraĥįm13 Elĥamdülillāhi Rabbi’lǾālemįn ve’śśalātü ve’sselāmü Ǿalā  ĥayri ħalėıhį Muĥammedin ve ālihį  ecmaǾįn ve Ǿemmā  baǾdü ol śadri bedri Ǿālem seyyidi veledi ādem ol muǾcizmevcûdāt ve ol serveri kāyināt ve ol efįǾiümmetolserhengiėıyāmetolśadriśuffāǿi14śafāolmâhıėubbe ǿivefāolsürūrı2aǾālemiyānolbihteriādemįyānoltetimmeǿidevri zamân ol bergüzįdeǿi kevn ü mekān ol sübĥānehū ve teǾālānuñ celāli ĥikmetlerine maħśūś ol muǾallā müzekkā müctebā murtaŜā Muĥammed Muśŧafāśallā’llāhuǾaleyhiveǾalāālihįveaśĥabihįveezvācihįveevlādihį ve źürriyātihį ve ħulefāǿyihi’rrāidįne’lmüridįne’lmehdiyyįn baǾdehū lafžıgevheri15bārından16beyāneylereydürolgicekimĤaėsubĥānehū 2b veteǾālā beniMiǾrāc’a ėıāırdı dördünci göge 2b 17erdügümde18 bir ėatı āvāziitdüm anuñ heybetüden19 dükeli feriteler yüzün dütiler20Cebrāǿįl ǾAleyhi’sselām’a  śordum21 ki yā aħį22 bu āvāz ne āvāzdur eyitdi yā Resūlullah23 aña Ĥaė sübĥānehū veteǾālā cehennemde24 bir ėuyu yaratdı aña25 āayyā diyü ad virdi buyurdı26 ol ėuyuyı biñ yıl ėızdurdılar ėapėara oldıbiñ yıldaħı ėız 3a durdılarėıpėızıl oldıyine buyurdı biñ yıldaħı ėızdurdılar appaā oldı daħı ol ėuyınuñiçinde bir yılan yaratdı eger anuñ aāzındanbirėatreaāudünyādeñizlerinedüdidükeliaāuolaydıolėuyuyı ėızdururlarken bir ŧa ėopdı ıdı ki ol vaėt daħı Ādem peyāamber yaradılmadı ıdı dibine daħı imdi irdi bu āvāz anuñ  āvāzıdur 3b didi ĤaŜretiRasūl kimlerüñ yiridür eytdi28 yā Rasūlullah bu ėuyu ol kiinüñ yiridür29 kim Ĥaė teǾālānuñ niǾmetin yiye dünyā iine meāūl ola be vaėt namāzı ėılmaya andan soñra ĤaŜreti Resūl eytdi “Men terake’sśalāte müteǾammidenfeėadfeėad30 kefere”31 yaǾnįherkimnamāzıėaśdılaterk 4aitsekâfirolurdaħınamāzdinüñükridür32didiherkimĤaėteǾalānuñ niǾmetin yise namāz ėılsa anuñ niǾmeti artar nitekim Ĥaė celle buyurur “veleǿinekertümleeźįdenneküm” 33veherkimniǾmeteükrlemese34ol niǾmet andan alınur “veleǿin  kefertüm inne aźābį le edįdün” 35 deyü buyurılmıvedaħıöylebilgilkimherkimnamāzıėılmasadįniyoėdurve daĥıĤaė subĥānehū veteǾālāMūsā  4b peyāambere asmünācātı Ŧūr Ŧaāı’nda virdi ve Đbrāhįm peyāambere münācātı mescitler36 içinde virdi ve Yūnus peyāambere münācātı balıė ėarnında virdi ve Yūsuf peyāambere Muśŧafā’ya münācāt gökler içinde virdi ve ümmetine münācāt namāz37 içinde virdi her kim namāz ėılsa Ĥaė teǾālā38 ile kelimāt itmi gibidür39 her 5a kii kim namāza girse Allāhuekber dise yaǾnį ilāhį ekber40 ben maǾśiyet41 deñizine dütümse42 sen iħrāc eyle43 daħı namāza balayupitse“eǾūźübillāhi”yaǾnįśıāındumsenTañrı’yaĤaėŧeǾālāeydür yā ėulum kimden ėorėarsın ėul eydür “mine’eyŧānirracįmi” yaǾnį  ol sürüleneyŧāndan44daħıdįvlerdenyineitsebismillāhi45yaǾnįAllāhadıyla baladum “erraĥmānirraĥįmi” ancılayın Allāh ki mihribāndur daħı 5b esirgeyicidürvebaāılayıcıduryinebalayup“elĥamdülillāhi”yaǾnįükür Ŧañrı’yaĤaėiydürniceŦañrı’yaeydersinėuleydür “Rabbi’lǾālemįne”ol Ǿālemleri yaradan ve besleyen Tañrı’ya ėul eydür   “erraĥmānirraĥįmi” yaǾnį  raĥmet ėıl baāıla Ħālıė eydür ėandan raĥmet ėılam neyi baāılayayınėuleydür“mālikiyevmi’ddįni”yaǾnįolcezāiĥsāngüninde ėāñįolasınandaraĥmetėılveandan6auçmaāıbaāılaāılyineėuleydür “iyyākenaǾbüdü” yaǾnį  sañaŧaparuz  “ve iyyākene’staǾįnü” daħı senden yardım dilerüz Ħālıė eydür ne yardım dilersin ėul eydür “ihdine’śśırāŧa’lmüstaėįme”yaǾnįbiziŧogrıyolaėulaāuzla“śırāŧa’lleźįne” olkiilerüñyolınaėılavuzlakim“enǾamteǾaleyhim”niǾmetleriñianlaruñ üzerine arturduñ “āayri’l maāñūbi Ǿaleyhim” 6b bizi ol ħımı ŧutulmı kiilerden “veleññāllįn” daħı azāunlardan ėılmaāıl āmin Ħālıė eydür eyle olsunyāėulumpesimdimüǿminlermaǾlūmoldıkiFātiĥaoėumakAllāh ıla46 kelimātitmekdür ėaçan bir dünyā begiyle kelimātitseñüz sevinürsiz pes ol pādiāhlar padiāhıyla kelimātitmege niçünsevünmezsizŧāǾāte ve Ǿibādete niçün meāūl olmayasız  7a daħı bilgil kim “elĥamdülillāhi” sūresiyidiāyetdürherkimbuyidiāyetioėısaĤaėteǾālāanıyidiŧamudan āzādeyleye veñaħıöyle rivāyetiderlerkimĤaŜretiRasūlullāh’a47 Ĥaė teǾālā  ėıbalından48 Fātiĥa śuresi indigü vaėt Đblįs Ǿaleyhi’llaǾne yasŧuddı riėėat idüp ziyāde aāladı mecmūǾ tevābiǾ yanına49 cemǾ olup śordılar niçün aālarsın ne oldı ki cevāb virdi kim bundan artuė ne  7b ola50 bugünMuĥammed’e Fātiĥa sūresiindiMuĥammed ümmeti oėıya51 ben anları azdurımasam gerek imdi iy müǿminler beāret olsun size her kim ki śıdėıla iħlāśıla įmān getürse daħı peyāamberi Ĥaė bilse namāz ėılsaĤaėteǾālāŧamuyılaanuñarasındayitmibiñraĥmetperdesinėılaher perdenüñaralıāıyitmibiñyıllıėyololahikāyetdeöylerivāyeteydürlerki 8a ėayśeri Rūm MuǾāviye’ye mektūb gönderdi kim Ėurǿan’da ėanėı śuredürkimandayediĥarfyokdurMuǾāviyeācizėaldıŧurdıĤaŜretiǾAlį kerrema’llāhuvecheėatınageldieytdiyaǾAlįĖurǿan’daėanėıśuredürki anda yidi ĥarf  yokdur eyitdi “elĥamdülillāhi” sūresidür evvel “ŝe”dür ŧamunuñ bir adı ŝebūrdur “elĥamdü” sūresin oėıyan ŝebūrdan āzād ola ikinci “cim”dür ŧamunuñ bir adı cehennemdür “elĥamdü” sūresin 8boėıyan caĥįme girmeye üçünci “ħı”dur ŧamunuñ bir adı ħāviye’dür “elĥamdü”sūresinoėıyanħāviyeyegirmeyedördünci“zı”durŧamunuñbir adı zaėėumdur “elĥamdü” sūresin oėıyan zaėėuma girmeye beinci “ın”durŧamunuñ biradı irkdür“elĥamdü” sūresin oėıyan irke girmeye altıncı“žı”durŧamunuñbiradılažžādur“elĥamdü”sūresinoėıyanlažžāya girmeyeyidinci“fi”dürŧamunuñbiradıfirāėdur“elĥamdü”sūresinoėıyan firāėa 9a girmeye hemįe rāĥata ulaainaa’llāhuteǾālā Ĥikāyet Enes bin Mālik öyle rivāyet ider kim ĤaŜreti Resūlu’llāh śa’llāllāhu Ǿaleyhi vesellem’eśordumkiFātiĥa’nuñŝevābıneėadardurResūleydüryaEnes ben Cebrāǿįl’e śordum Cebrāǿįl Mikāǿįl’e śordı Mikāǿįl Đsrāfįl’e śordı Đsrāfįllevĥeśordılevĥėalemeśordıėalemeytdiyālevĥbenunıbilürüm52 kiĤaėteǾâlâyiriyaratdınidāgeldikim9byazyāėalembeneytdümįlāhį neyazayımnidāgeldikimyaz“elĥamdü”sūresin“Rabbi’lǾālemįni”çün yazdum bundan bir nūr śıçradı Ǿaraŧokandı iki pāre oldı bir pāresinden cemįǾ firiteleri yaraddı ve bir pāresinden sekiz cennet yaraddı yine nidā geldikimyazyāėalembeneytdümilāhįneyazayımnidāgeldikimyaz “erraĥmāni’rraĥįmi” çün yazdum benden bir nūr śıçradı Ǿara ŧokandı raĥmet deñizin 10a  10a  10a  andan yaratdı müǿminler cānın śormaėiçün nidā geldiyazyāėalembeneytdümyāRabbineyazayımnidāgeldikimyaz “mālikiyevmi’ddįni”çünyazdumbendenbirnūrśıçradıǾaraŧokandıǾadli deñizinandanyaraddıkāfirlere53Ǿadlieylemekiçünyinenidāgeldikiyaz yāėalembeneytdümilāhįneyazamnidāgeldikimyaz“iyyākenaǾbüdü veiyyākene’staǾįn”üçünyazdumbundanbirnūrśıçradı10bǾaraŧoėındı tevĥįddeñizinandanyaraddıyinenidāgeldikimyazyāėalemeyitdümki ne yazayım nidā geldi ki yaz “ihdine’śśırāŧa’lmüstaėįme” çün yazdum benden bir nūr śıçradı Ǿara ŧokındı “arāban ŧahūr” andan yaratdı yine nidā geldi kim yaz yā ėalem beniytdüm ne yazayım ħiŧāb geldi kim yaz “śırāŧa’lleźįneenǾamteǾaleyhim”çünyazdumbundanbirnūrśıçradıǾara ŧokandı rızėı54  andan yaradıldı 11a onsekizbiñ Ǿālem ħalėına rızėvirmekiçünyinenidāgeldikiyazyāėalembeneytdümilāhįneyazayım nidā geldi ki yaz “āayri’l maāñūbi Ǿaleyhim” çün yazdum bundan žulimet55 śıçradı biñ yıl hevāda maǾallaė56 ŧurdı yineindi ėıyāmet güni andan yaradıldı yine nidā geldi yaz yā ėalem ben eytdüm yāRabbi ne yazayım ħiŧābı Ǿızzinden57 eridi kim yaz “vele’ññāllįne” çün yazdum bundan11bbundan58birpāreod59śıçradıbiñyılhevādamaǾallaė60ŧurdı yine indi ŧamu andan yaradıldı daħı61 “elĥamd” ün on adı vardur evvel Fātiĥatü’lKitābdurikinciÜmmü’lĖurǿān’dur üçünci SebǾa’lMeŝānį’dür dördünci Sūretü’ifā’dur biinci Esāsü’lĖurǿān’dur altıncı Temmetü’ś ŜalātdüryidinciSūretü’lKenzdürsekizinciSūretü’lMedįne’dürŧoėuzıncı Nūrdur onuncı Elĥamdü Sūresi’dür daħı bu on adın her birinde 12a bir raĥmet62 vardur63ĤaŜretiResūl śallallāhu Ǿaleyhi vesellemeevvelFātiĥa nâzil oldı namāzda oėudı anuñçün  Fātiĥatü’lkitāb dirlerikinci SebǾa’l meŝānį didüklerine vechi tesmiye bu kim her rekǾatda bir okınur yidi āyetdürĤaŜretiRasūlśallā’llāhuǾaleyhivese’llemeydürĤaėteǾālābaña ikinūrvirdikimhiçbirpeyāamberevirmedievvelFātiĥaikinciSūretü’l Baėara’dur ne ėadar ki 12b Ėurǿān gönderdi hįç minnet itmedi Fātiĥa sūresi gelincek minnet eyledi nitekim Ėurǿān’da buyurur “veleėad āteynāke sebǾan mine’l meŝānį ve’lĖurǿāne’lǾažįm” 64 levĥi maĥfūzda sūretü’nNāsdirleryaǾnįbunlardimekolurvechitesmiyebukimgökler bünyādı Beytü’lMaǾmūr’65dur yirlerde bünyādı KaǾbe’dür ŧamunuñ bünyādıhāviye66düruçmaėbünyādıcennātdurvecemįǾkitāblaruñbünyādı Ėurǿān’dur  ve 13a Ėurǿān’uñ bünyādı Fātiĥa’dur ĤaŜreti Rasūl sallāllāhu Ǿaleyhi vese’llem eydür Ĥaė teǾālā Tevrįd’ve Đncįl’de ve Zebūr’dahernekimźikritdise67mecmūǾıĖurǿān’durkimFātiĥa’yıśıdė ıla oėıya Đncįl’i ve Zebūr’ı ve Tevrįt’i ve Ėurǿān’ı oėımıca ŝevāb bula “elĥamdü”biĥarfdürnamāzbivaėtdürkimkibubiĥarfioėısanamāzda taėśırlıāıolsabubiĥarfĥürmetineĤaė13bteǾālāanıǾafveyleyeAllāh üç ĥarfdür üçü bie ėat sekiz ĥarf olur kim ki bu sekiz ĥarfi oėısa Tañrı teǾālāsekizuçmaėėapusınañaaçıvireRabbi’lālemįneonĥarfdüronĥarfi sekizeėatsañonsekizolurĤaėteǾālāonsekizbiñǾālemiyaratdıherkim bu on sekiz ĥarfi oėısa on sekiz biñ Ǿālem ħalėınca68 ŝevāb vire “erraĥmānirrahįm”on14aikiĥarfdüronsekizėatuñotuzĥarfolurŚırāŧ KöprüsiotuzbiñyıllıėyoldurherkimbuotuzĥarfioėısaŚırāŧ’ıyıldırım gibi giçe “māliki yevmi’ddįn”oniki ĥarfdür otuzı, oniki ėatsañ ėırėiki ĥarf olur kim ki bu ėırėiki ĥarfi oėısa ėırėiki yıl miėdārı ĤaėteǾālāya Ǿibādet69itmiçeŝevābbula“iyyākenaǾbüdü”sekizĥarfdürėırėikiye14b ėatsañ elli ĥarf olur ėıyāmet güni elli biñ yıldur70 nitekim Ėurǿān’da buyurur Ĥaė celle “ve Ǿalā fį yevmin kāne miėdāruhū ħamsįne elfe senetin”71 herkimbuelliĥarfioėısa ĤaėteǾālāanı72ėıyāmetislerinden śaėlaya “ve iyyāke ne’staǾįnü” on bir ĥarfdür elliye ėatsañ altmı bir ĥarfdür Ĥaė subĥānehū ve teǾālā altmı deñiz yaratdı bu altmı bir ĥarfi oėısaoldeñizėaŧresince15aŝevâbbula“ihdine’śśırāŧa’lmüstaėįme”on ŧoėuz ĥarfdür altmı bire ėatsañ seksen ĥarf olur her kim bu seksen ĥarfi oėısa seksen yıl oruç ŧutmıça73 ŝevāb bula “śırāŧa’lleźįne enǾamte Ǿaleyhim”onŧokuz ĥarf olurĤaėteǾālānuñŧoėsanŧoėuz adıvardur her kimbuŧoėsanŧoėuzĥarflerioėısaĤaėteǾālānuñŧoėsanŧoėuzisimlerin źikri 15bitmice74ŝevābbulayaǾnįeksüzveübhesüzehlicennetdür “āayri’lmaāñūbiǾaleyhim”onbiĥarfdürŧoėsanŧoėuzaėatsañyüzondört ĥarf olur Ėurǿān daħı yüz on dört sūredür her kim  bu yüz on dört ĥarfi oėısadükeliĖurǿān’ıoėımıçaŝevābbulur“vele’ññā’llįne”onĥarfdüryüz ondördeėatsañyüzyigirmidörtolurĤaėteǾālānuñyüzyigirmidört17b biñ75artuėeksikpeyāamberyaratdıherkimFātiĥasūresinitamāmokursa evvel peyāamberler  müzdince ŝevāb bula inaǿallāhu teālā ilāhį sen maĥrūm eyleme yazanı oėıyanı ve cemiǾ Müslimanları yā ilāhį yā pādiahlar pādiāhı bi ĥurmeti’nnebiyyi bi rahmetike Rabbe’lālemįn. Temmet. Dış linkler[] Hacı Bektaş-ı Veli 13. yüzyılın önde gelen filozoflarından biridir. Hoca Ahmed Yesevi’nin halifesi olan Lokman Perende’nin öğrencisidir ve onun öğretileriyle eğitilmiştir. Din ve milli kültürün temsilcisi olarak Anadolu’ya gönderilmiş, orada İslamiyet ve Türkleşmeyi yaymak adına görevlendirilmiştir. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli, Yeniçeri Ocağı’nın manevi gücü olarak dönemin hükümdarları tarafından saygı görmeyi başarmıştır. Hacı Bektaş-ı Veli kısa sürede Bektaşilik’in öncüsü olmuş ve öğretileriyle binlerce halife yetiştirmiştir. Dervişlerinin bile kısa sürede ün kazanmasının üzerine Hacı Bektaş-ı Veli tüm Anadolu’da hatırı sayılır bir yere kavuşmuştur. [renkbox baslik="İmam Gazali Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link=" resim=" renk="yesil" yenisekme="evet"][/renkbox] 16 Ağustos 1964 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi, Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde hizmete girmiş ve gerek Türk gerekse yabancı turistlerin ilgi odağı olmuştur. Bu müzede Hacı Bektaş-ı Veli’nin türbesi ve külliyesi bulunmaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli Kimdir? Hacı Bektaş-ı Veli büyük Türk düşünürü ve ozanı, mutasavvıf ve İslam filozofudur. Takma adı Pir Hünkâr olup, tam adı ise Mehmet olarak bilinmektedir. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli Kalenderî, Haydarî şeyhlerindendir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin Hayatı Hacı Bektaş-ı Veli, 1209 yılında Horosan’ın Nişabur şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Seyyit İbrahim Sani, annesi Hatem Hatun’dur. Çocukluk ve gençlik yıllarında Horasan’da yaşamış olan Hacı Bektaş-ı Veli, ilk ve orta öğrenimini Türkistan Piri Hoca Ahmet Yesevi kültür ocağından almıştır. Burada Lokman Perende’den felsefe, matematik, edebiyat, sosyal bilimler ve fen bilimleri alanında dersler almış ve bu dersler sayesinde bilgin bir kişi olmayı başarmıştır. Hacı Bektaş-ı Veli kısa sürede Yesevilik tarikatının mensubu olmuş ve onlar arasında da “Horasan Erenleri” diye bilinen topluluk arasına girmiştir. Böylece ulu bir eren olan Hacı Bektaş-ı Veli Bektaşilik tarikatının da isim babası olmayı başarmıştır. Hoca Ahmed Yesevi’nin yolundan gittiği için Yesevi’nin halifesi olarak da kabul edilmektedir. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Veli’ye bağlı olan “Ahilik Teşkilatı” Osmanlı Devleti'ne de büyük katkıda bulunmuştur. Ordu ile arasında büyük bir bağ oluşan Hacı Bektaş-ı Veli, yeniçerilerin piri olarak kabul görmüştür. Böylelikle tüm yeniçeriler Bektaşilik yolunu seçmişlerdir. Hacı Bektaş-ı Veli’nin Anadolu’ya Gelişi Hacı Bektaş-ı Veli, Anadolu’ya ilk geldiğinde bir derviş olarak bilinmekteydi. Hacı Bektaş-ı Veli İran, Arabistan, Suriye ve Irak’ı gezmiş ve hacı olmuştur. O yıllarda Anadolu Selçuklu Devleti büyük bir çöküşün içinde ve umutsuz bir durumda bulunmaktaydı. Bu kötü durumdan Anadolu’yu kurtaracağına inanan devlet büyükleri, Hacı Bektaş-ı Veli’yi Anadolu’ya göndermişlerdir. Böylelikle manevi anlamda büyük yer edinmiştir. Kaynaklara bakıldığında Hacı Bektaş-ı Veli, Sulucakarahöyük’e gelmiş ve çalışmalarına burada devam etmiştir. Ayrıca kendi fikrini ve felsefelerini yaymak için Anadolu’yu karış karış dolaşmıştır. Kısa zamanda Anadolu’da da büyük üne kavuşan Hacı Bektaş-ı Veli’nin görüşleri yayılmıştır. Bir süre sonra, Hacı Bektaş-ı Veli, Bektaşilik tarikatıyla pek çok öğrenci yetiştirmiş ve dervişler Anadolu’da gittikçe yayılmaya başlamışlardır. Dervişler kendilerine düşen görevleri yapmış ve başka ülkelere de giderek Hacı Bektaş-ı Veli’nin düşüncelerini yaymıştır. Tasavvuf ve İslam fikirlerini farklı kültürlere benimsetmeyi başaran Hacı Bektaş-ı Veli ve dervişleri sayesinde İslamiyet tüm dünyaya yayılmaya başlamıştır. [renkbox baslik="Ebu Cafer Taberi Kimdir? Hayatı ve Eserleri" link=" resim=" renk="gri" yenisekme="hayir"][/renkbox] Türk edebiyatında büyük yere sahip olan Ahi Evren, Mevlana, Baba İlyas, Yunus Emre gibi aydınlar Hacı Bektaş-ı Veli döneminde yaşamıştır. Türkistan’da Hoca Ahmed Yesevi ile başlayan tasavvuf girişimleri, Anadolu’da Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre ile yankı uyandırmış ve bu felsefe tüm Anadolu’ya hızla yayılmıştır. Ayrıca Anadolu’da Bâtınîlik adında bir kol ortaya çıkmıştır. Özellikle Alevi, Bektaşi, Kızılbaş, Dazalak, Hurufi, Melamiye, Haydariye, Kalenderiler, Rum Abdalları, Şemsiye, Edhemiye gibi kollar da Bâtınilik adı altında toplanmışlardır. Hacı Bektaş-ı Veli ve Ahiler Hacı Bektaş-ı Veli Ahiler’in piridir. Kırşehir’den başlayan Ahi Evran ile olan dostluğu ile bu teşkilatta önemli yer edinmiştir. Özellikle Sivas ilinde Ahiler çok büyük bir teşkilatlanmaya sahiptir. Bayburt’ta da başka bir kolu bulunmaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli eserlerinde Ahi Evran ile olan konuşmalarından da sıklıkla bahsetmiştir. Hacı Bektaş-ı Veli ve Halifeleri Hacı Bektaş- ı Veli, Anadolu’ya geldiğinde otuz altı bin halife yetiştirmiş ve bunlar içinde en ünlüleri; Sarı İsmail, Cemal Seyyid, Baba Resul, Birap Sultan, Ali Baba, Burak Baba, Recep Seyyid Sarı Kadı, Yahya Paşa, Sultan Bahâ’ed-D’în, Dost Hüda Hazreti Samet olmuştur. Hacı Bektaş-ı Veli’nin Ölümü Hacı Bektaş-ı Veli’nin vefatı hakkındaki bilgilere Hacıbektaş ilçesi Halk Kütüphanesi’ndeki bir eserden ulaşılmıştır. Buna göre Hacı Bektaş’ı Veli’nin 63 yıl yaşadığı ve 1270 yılında öldüğü bilinmektedir. Ömründe uzun yıllar Sulucakarahöyük’de yaşamış olan Hacı Bektaş-ı Veli, hayatının büyük bir kısmını Sulucakarahöyük’te geçirmiştir. Günümüzde mezarı, Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde bulunmaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli’nin Eserleri Hacı Bektaş-ı Veli’nin en ünlü eserleri şunlardır Velâyet-nâme-i Hacı Bektâş-ı Velî, Makalat - Arapça, Kitâbu'l-Fevâid, Şerh-i Besmele, Şathiyye, Makâlât-ı Gaybiyye ve Kelimât-ı Ayniyye’dir. Yetiştirdiği halifelerin bile yaşadıkları coğrafyada üne kavuşması ve kendisinin yaşlanması üzerine ölümünün yaklaştığını hisseden Hacı Bektaş-ı Veli, halifelerini kendi memleketlerine göndermiştir. Velayetname adlı eserde halifeler hakkında ayrıntılı bilgi bulunmaktadır.

hacı bektaşi veli kültürümüze yaptığı katkılar