NakiTezel, bu masalları 1933-1958 yılları arasında, başta İstanbul ve Ankara (bazı kaza ve köyleriyle) olmak üzere, yurdun çeşitli bölgelerinde büyük bir sabır ve titizlikle derlemiş, yüzlerce masal arasından seçerek meydana getirmiştir. Bu kitapta 54 Türk Masalı yer almıştır.
KrediKartı Kullanımınızı En Verimli Hale - isbank. Alışveriş yapılan kredi kartının POS cihazıyla aynı bankaya ait olması (on us işlemler) durumunda, hesap kesim tarihinde gerçekleştirilen alışveriş işlemi o gün düzenlenecek ekstreye Estimated Reading Time: 5 mins. 29/2/Kredi kartı hesap kesim tarihinde yapılan harcamanın bir sonraki hesap özeti dönemine
Mesajlar 27. •Rep Puanı : 15057. •Rep Seviyesi : Zenescope Yaz Tatili Özel Sayısı #01. Sezonun en sıcak mayo modalarını giyerken güneşin. tadını çıkarırken en sevdiğiniz Grimm Evreni kahramanları ve kötü. adamlarının tümüne göz atmaya hazır olun! Sektörün önde gelen. sanatçılarının çoğu, bu çarpıcı
GizliSaklı 7. BÖLÜM ÖZETİ. Yaz’ın Levent’i öpmesi bir kıskançlık krizi başlatır. Levent, Yaz’a onu kıskandığını ve operasyonu tehlikeye attığını söyler. Yaz, hem Levent’i kıskanmadığını kanıtlamak hem de daha fazla bilgiye erişmek için Zeynep’le arkadaş olur. Bu arkadaşlık Nehir’i rahatsız eder ve
Keloğlanda iş bulmak için kasabaya gitmiş dükkan dükkan gezmiş ama hiç bir iş bulamamış en sonunda bir fırıncının yanına gitmiş ve orada çalışmaya başlamış akşam olmuş ve evine dönmüş. Keloğlan mutlu bir şekilde annesine bir iş bulduğunu söylemiş.Bunun üzerine Keloğlan'ın annesi'de keloğlana madem
HAYALVE GERÇEK. HAYAL VE GERÇEK / Başarı Hikayeleri Başarı hikayeleri kategorimizde büyük hayalleri olan bir çocuğun hikayesini okuyacaksınız. Motovizyon hikayeleri insanları bilinçlendirmeye, Devam. Başarı Hikayeleri Kısa Hikayeler Tarihi hikayeler.
EW7NhDJ. Keloğlan Masalları Özeti Keloğlan ve Kuyudaki Dev Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellalken, pireler berberken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken; ülkenin birinde bir kasaba varmış. Bu kasabanın kenar mahallelerindeki bir kulübede, çok fakir bir keloğlan ile ihtiyar annesi yaşamakta imiş. Keloğlan çok akıllı ve becerikli olmasına rağmen çalışmaktan hoşlanmaz, tembel tembel evde oturmayı, ne buldu ise yiyip, içmeyi ve uyumayı severmiş. Tembel mi tembel, saçsız kafası ile de çok çirkin olduğu için herkes ona keloğlan dermiş. Keloğlanın ihtiyar annesi ise el çamaşırı yıkar, hem kendini, hem de tembel keloğlanı beslemeğe çalışır, zorluklar içinde geçinirlermiş. Her nasılsa Keloğlanın canı çarşıya çıkıp dolaşmak istemiş. Bir de bakmış ki, uzakta bir kalabalık var. Kalabalığın ortasında bir adam bağıra bağıra bir şeyler söylüyor. Kalabalıktaki insanlarda onu dinlermiş. Bizim Keloğlanda kalabalığa sokularak bu adamın dediklerini dinlemiş. Adam meğer şehrin tellallarından biriymiş. Keloğlanın dinlemekte olduğu tellal şöyle demekteydi. -Ağır bir iş için bir adama ihtiyaç vardır. Bu işi görecek adama yüz altın verilecektir. Talip olacak kimse varsa ortaya çıksın. Keloğlan etrafta toplanan kalabalıktan ses seda çıkmadığını görünce ve bu işin sonunda yüz de altın verileceğini öğrenince tellala -Bu işi ben yaparım, yalnız bu yapılacak işi hemen bana söyle, demiş. Tellal Keloğlanı şöyle bir süzdükten sonra, gözü tutmamış olacak ki -Oğlum, sen bu işi yapamazsın, iş çok zordur. Bunu ancak akıllı, becerikli ve cesur adamlar başarabilir. Ben bunları sende göremiyorum, deyince; Keloğlan -Ummadığın taş baş yarar. Ben bu işi başarırım, diye cevap vermiş. Etrafta toplanan kalabalıktan alaylı gülüşmeler yükselmiş. Bu sırada tellal onun biraz da fakir haline acıyarak -Pekala oğlumMadem ki kendine güveniyorsun sana şimdi yapacağın işi tarif edeyimUzak bir ülkeden mal getirmeye gidilecek Yolculuk at sırtında olacak, ama sen bu yolculuğa katlanabilecek misin?.. diye sorunca. Keloğlan -Ben yaparım dediğim her şeyi yaparım. Elbette katlanırım, karşılığını vermiş. Tellal -Madem ki bu kadar güvenin var, bende sana bu işi veriyorumParanı şimdi mi, yoksa dönüşte mi istersin? Keloğlan da -Şimdi verinde birazı yanımda bulunsun, geri kalanını anneme harçlık bırakırım, der. Bu şartlarla anlaşmaya varan Keloğlan sevinçle annesine koşarak durumu anlatır ve yanındaki parayı annesine bırakarak veda edip yapacağı işe gider. Toplantı yerine gelen Keloğlan, yolculuğun hazır olduğunu ve kafilenin kendisini beklemekte olduğunu görür. Kafile başkanı Keloğlana hazır olup olmadığını sorar. hazır olduğunu öğrenince küçük kafile hemen atlara binerek yola koyulur İki gün durup dinlenmeden yol alırlar. Üçüncü gün Keloğlanın at sırtındaki yolculuktan vücudunun her tarafı ağrımaya başlar. Ama verdiği sözü ve aldığı parayı düşünerek sabırla yola devam eder. Artık akşam yaklaşmıştır. Kafile başkanı mola için kervanı durdurur. Keloğlan biraz dinleneceği için sevinmiştir. Ama bu sevinci çok sürmez. Atlar bağlandıktan sonra kafile başkanı kendini çağırır. Keloğlana der ki -Keloğlan, şurada bir kuyu görüyorsun -Evet, der bizim Keloğlan. -İşte şimdi, o kuyuya ineceksin Korkmazsın değil mi? Keloğlan kuyunun yanına gider bir sağına, bir soluna ve eğilip içine bakar, kafile başkanına dönerek -Ne var bunda korkacak, elbette inerim. der. keloğlan korksa bile korktuğunu belli etmemeğe çalışarak kuyuya inme hazırlığına başlar. Etrafını saran yol arkadaşları Keloğlanın beline kalın bir ip bağlarlar, kuyuya sarkıtırlar. Keloğlan kuyunun yarısına gelince sağ tarafında karanlıkta aniden bir kapı açılır. Adamın biri Keloğlanı kucakladığı gibi bu kapıdan içeri çeker Neye uğradığını anlayamayan Keloğlan kendine gelince, bir de ne görsün!.. Geniş bir bahçe ve bu bahçenin ortasında büyük bir saray durmuyor mu?.. Sarayın bahçesinde güllerin arasında Dünya güzeli bir kız oturmuş, arkasında bir dudağı yerde, bir dudağı gökte iri ve koyu siyah renkte bir zenci ayakta durmakta. çiçeklerin arasında bir tavus kuşu dolaşmaktadır. Şaşkınlıkla bunları seyre dalan Keloğlan birden arkasında gürleyen bir sesle aklı başından gider. Dönüp bakınca, ne görsün? Koca bir dev. Arkasında durmuyor mu!.. Dev korkunç bir sesle -Eyyyy, adem oğlu! Söyle bakalım, şu gördüklerinden hangisi daha güzel?.. Keloğlan korkudan tir tir titremeğe başlar. Ne cevap vereceğini şaşırır ama, biraz sonra aklı başına gelir ve biraz düşündükten sonra -Gönül neyi severse güzel odur sultanım, der. Dev, aldığı cevaptan memnun gibi görünür ve Keloğlana tekrar sorar. -Şu kız çok güzel, şu tavus kuşu çok hoş ama, şu zenci çok çirkin, çok kötü!.. Buna ne dersin?.. Keloğlan artık ilk şaşkınlık ve korkudan kurtulmuştur. Yine cevabı yapıştırır -Gönül neyi severse, güzel odur sultanım, diye tekrar aynı cevabı yapıştırır. Aldığı cevaptan çok hoşlanan dev, Keloğlana -Aferin, sen akıllı bir çocuğa benziyorsun diye Keloğlana hemen yanındaki, ağaçtan kopardığı üç tane büyük narı verir. Ve -Al bu narları. Dönüşte annenle birlikte yersin, diyerek Keloğlanın yanından ayrılmış. Meğer Dev, her kuyuya inen insana bu soruları sorar fakat, bir türlü istediği akıllıca cevabı alamayınca çok kızar, hemen kellesini uçurur, sonra da etlerini yer, kafatasını sarayın duvarlarına asarmış. Böylece kuyuya inenlerin çoğu, Devin bu soruları karşısında kimi kız güzel, kimi tavuskuşu diye Deve cevap verirlermiş. Bu cevaplardan memnun kalmadığı için kuyuya inen bir daha yukarı çıkamazmış. Devin yanından ayrılan Keloğlan tekrar çıkış kapısına gelip yukarı nasıl çıkacağını düşünürken birden yukardan, su almak için sarkıtılmış bir kovanın kendisine doğru geldiğini görünce, Keloğlan hemen bu kovadan tutarak yukarı çıkar. Keloğlanı sapasağlam yukarı çıktığını gören arkadaşları, şaşkınlıktan ağızları bir karış açık, gözlerine inanamazlar ve birbirlerine bakışırlar. Zira kervancılar bu kuyudan su almak istedikleri zaman her seferinde Deve bir insanı kurban vermeleri adetmiş. Yol arkadaşları onu böyle sapasağlam, güler yüzlü görünce tabii şaşkınlıktan kendilerini alamamışlar. Kafile başkanı merakını yenemeyerek Keloğlana -Şimdiye kadar bu kuyuya salladığımız adamlardan hiçbiri geri dönmemiştir. Sen nasıl oldu da bu kuyudan sağlam çıktın evlat? Keloğlan güler yüzle şu cevabı verir -Nasıl çıktıysam çıktım.. Çıktım ya! Siz ona bakın. Yeniden kafile yola koyulmuş. Varacakları o uzak ülkeye malları yükleyerek memlekete dönmüşler. Keloğlan elindeki Narları sevinçle evine dönünce, annesi yine her zamanki gibi, el çamaşırı yıkamakta bulur. Annesi de oğlu geldiği için sevinmiştir. Yemekler sonra da Keloğlan, Devin verdiği Narlardan birini çıkarıp yemek için ikiye böler. Bir de ne görsün? Devin verdiği Nar tanelerinin her biri meğer çok kıymetli birer mücevher değilmiymiş Bunun değerini anlayan Keloğlan, zaman zaman bunların her birini azar azar satmış.. Ve Keloğlan öylesine zengin olmuş ki, artık ne kelliği kalmıştır, ne de çirkinliği, ne de annesinin çamaşırcılığı. Mutlu bir hayata kavuşmuşlar..
keloğlan masalları ile ilgili masallar, öyküler ve diğer içerikler Keloğlan'ın Ablası Canan Ziyaretçi MasalıKeloğlan Ile Devler Yazılı MasalAyı İle Keloğlan Yazılı MasalSüpürgeci Keloğlan Yazılı MasalKeloğlan'ın İkizi Ziyaretçi MasalıKeloğlan İle Bulut Ziyaretçi MasalıKeloğlan ve Sihirli Kuş Keloğlan MasalıKeloğlan Şifalı Su Yazılı MasalKeloğlan'ın Kuzu Sevgisi Ziyaretçi MasalıKeloğlan ve Padişahın Kızı Yazılı MasalKeloğlan'ın Horozu Ziyaretçi MasalıTembel Keloğlan Yazılı MasalKeloğlan ve Çilli Tavuk Yazılı MasalKeloğlan ve Orman Perileri Yazılı MasalÇoban Keloğlan Yazılı MasalKeloğlan İle Dev Fare Ziyaretçi MasalıKeloğlan Nasıl Kel Kaldı ? Yazılı MasalKeloğlan ile Devler Keloğlan MasalıSihirli Şapka Kısa MasalKeloğlan Cengiz Han'ın Hazinesi Ziyaretçi MasalıKeloğlan İle Padişah Yazılı MasalAçıl Sofram Açıl Yazılı MasalKeloğlan, Karga Ve Sucukçu Arif Ziyaretçi MasalıHızır'ı Bulan Keloğlan Keloğlan MasalıKöse Değirmenci ile Keloğlan Keloğlan MasalıKeloğlan, Sütçü Ese ve Değirmenci Köse Yazılı MasalKeloğlan Mücevher Ağacı Ziyaretçi MasalıKeloğlan, Akıllı Oğlan Yazılı MasalKeloğlan, Denizden Babam Çıktı Ziyaretçi MasalıKeloğlan ile Köylüler Keloğlan MasalıKeloğlan İle Yılan Keloğlan MasalıKeloğlan İle Dağ Aslanı Ziyaretçi MasalıÜnlü Falcı Keloğlan Yazılı MasalKeloğlan'ı Çarmıha Germişler Ziyaretçi MasalıKeloğlan İle Hırsız Köse Sesli MasalKabak Gelin Keloğlan MasalıKeloğlan Dört Haramiler Ziyaretçi Masalı keloğlan masalları ile ilgili 37 içerik bulundu
Keloğlan Ve Sihirli Tas Masalı Bir varmış, bir yokmuş. Allah'ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde bir Keloğlan varmış. İhtiyar ve yoksul annesi, bu biricik oğlunu "Kel oğlum,keleş oğlum" diye severmiş. Günlerden bir gün Keloğlan annesinden izin alıp balık tutmaya gitmiş. Belki bir kaç balık yakalarım. Anacığımla pişirir, yeriz. Aç karnımızı doyururuz" diye düşünüyormuş. Irmağın kenarına gelip oltasını salmış. Öğleye doğru kocaman bir balık tutmuş. Pulları gümüş gibi parlak, gözleri cam gibi aydınlık, güzel mi güzel bir balıkmış bu... Keloğlan balığın pullarını kazımış, karnını yarıp temizlemek istemiş. Bir de ne görsün! Balığın karnı içinde kocaman bir tas durmuyor mu? Keloğlan bir sevinmiş, bir sevinmiş ki sormayın. "Hem balığı götürürüm anama, hem tası" demiş. Tası su ile doldurup balığı yıkamak istemiş. Birden inanılmayacak bir şey olmuş. Tastan boşalttığı sular altın olarak akıyormuş yere. Keloğlan çok şaşırmış. Bir kaç kere denemiş, hep altın akıyormuş tastan. "Bu, sihirli bir tas galiba. Hemen anama haber vereyim" demiş. Evlerine koşmuş. Sihirli tasa küpler dolusu suyu doldurup doldurup boşaltmış. Suyu boşalan küplere de altınları biriktirmiş. Artık ülke hükümdarı bile onun yanında fakir sayılırmış... Keloğlan günler sonra büyük bir saray yaptırıp oraya taşınmış. Kendisine hizmetçiler tutmuş. Sevdiği ve istediği her şeyi alıyor, en güzel yemekleri yiyormuş. Sonunda altınlarının çokluğu onu şımartmaya başlamış. Gereksiz masraflara, lüzumsuz harcamalara girişmiş. "Oğlum bu işin sonu kötü olabilir" diye öğüt vermeye çalışan anasını bile dinlememiş. "Sihirli tas elimde, ne istersem yapabilirim..." diyormuş. Keloğlan'ın böyle kendini beğenmesi, şımarması ve hırsa kapılması, insanların ona duyduğu sevgiyi azaltmış. Herkes "Eski hali bundan daha iyiydi. Gözünü hırs bürüdü Keloğlan'ın" demeye başlamış. Keloğlan bir gün daha çok altın elde etmek için, sihirli tasını eline alıp ırmağın kenarına gelmiş. "Suyu tükenecek değil ya, bir saray da buraya yaptırayım. " demiş. Gurur ve kibirle tasını suya daldırmış. Kıyıda biriken altınlar hırsını artırıyormuş. Daha hızlı daha hızlı daldırmaya başlamış tası. Artık altınlardan başka bir şey düşünmüyormuş. Birden tas elinden kayıp suya düşmüş. Keloğlan onu tutmak için eğilince kendisi de ırmağa yuvarlanmış. Yüzme bilmediği için hızla akan ırmakta nerdeyse boğulacakmış. Binbir güçlükle kenara çıkmış. Kendisi suda çırpınıp dururken,biriktirdiği altınları da hırsızlar çalıp götürmüşler. Artık tası bulmanın da imkanı kalmadığından ağlaya ağlaya annesinin yanına dönmüş. Başına gelenleri anlatmış. Yaşlı kadın - Üzülme yavrum, demiş. Hay'dan gelen Hû'ya gider. Zaten, sen o tası alnının teri, elinin emeği ile kazanmamıştın. Üstelik zenginlik seni iyice şımartmıştı. Böylesi daha iyi oldu. Hiç olmazsa kendini başkalarından üstün görme hastalığından kurtulursun." Keloğlan bu sözlerle teselli bulmuş. Anasına hak vermiş. O günden sonra da Sihirli Tası bir daha hiç anmamış. Keloğlan ve Sihirli Tas masal çocuk masalları masal özetleri hikayeler Dünya klasikleri güzel hikayeler seçme masallar masal dinle resimli masallar hikaye özetleri Türk masalları Benzer Çocuk Masalları Sihirli Tohumlar Masalı Gölgesiyle Yarışan Tay Masalı Arıcan Masalı Keloğlan Ve Kuyudaki Dev Masalı Sedef Bacı Masalı Ahtapot Masalı Çocuk Masalları Ana Sayfa Çocuk Masalları Ekleyin Keloğlan Ve Sihirli Tas Masalı Hakkında Yorum Yazın... Efsun Sınıfımızda ''Masalcı Nine'' adlı bir etkinlik yapacağım bu tam bana göre. 2022-02-21 çok uzun çok uzun 2022-02-18 hi guysssss hi guyssssss 2021-03-24 GS GS YUSUF bu siteyi çok beyendim sadece 1 tane maSALINI OKUMADIM 2021-01-21 Ege Sıraç Güzel hikayeymişş beğendim 2021-01-17 Alican Harika ben çok beğenfim 2021-01-15 Selen Güler Çok güzel 2021-01-14 Beyazit eymen Cok beğendim elinize sağlık 2020-11-28 aslı kaplan çok güzel hikaye biz çocuklara hayatla ilgili bir ders veren bir hikaye olmuş 2018-09-01 Besiktas-Kartal aski Canisi naber hikaye cok güzel 2018-06-06 meldan çok ama çok güzel bir masal ve çok güzel ders veriyor 2018-02-15 elif hikaye gerçekten ders çıkarıcı bir hikaye 2017-11-20 Fırat keşke gerçek dünyada da böyle olsa 2017-11-20 Yağmur Çok güzel ödevde çok işime yaradı 2017-11-09 Efe Çok güzel 2017-08-22 taha cokgüzel harika harika okudum daha cok güzel olmaya basladım 2017-07-21 Elif Masalı çok beğendim. Çok iyi bir ders veriyor. Yazanlar çok güzel yazmış. 2017-04-21 özlem gökkaya masallar çok ama çok güzel çok beğendim. yazanların ellerine sağlık 2017-03-28 Ahmet Çok güzeL 2017-03-06 rana kaban Çoooooooooook beyendim 2017-02-28 keloğlan Harika 2017-01-25 Asya hoşer beğendim 2016-12-17 Masal Nisa çok güzelmiş gerçekten yazanın eline sağlık hem öğretici 2016-06-27 Rabia babat Çok güzel harika hep okucam 2016-05-22 Beyza Mükemmel 2016-05-11 Beyza Bence çok güzel 2016-05-11 berfin Alak bu benim kitabımda var. Ama budaha iyi 2016-05-04 Ayşegül TEKTAŞ Bence çok güzel bir metin olmuş 2016-04-25 İsmimi vermek istemiyorum Çok güzeldi ama tas gerçek olsa yanımızda olsa süper olurdu 2016-04-17 Rando Çooook. beğendim. 2016-03-28 Murat boz Çok güzel kızlAr 2016-03-02 furkan cok guzel 2016-02-12 fatma Deri Çok güzel hikaye benbeyendimmm 2016-01-26 Ayşe B. Benim çok hoşuma gitti herkese tavsiye ederim 2016-01-12 melek helin çok güzelmiş 2016-01-05Yazılan 35 yorum görüntüleniyor Keloğlan Ve Sihirli Tas Masalı
Keloğlan ile Padişahın Kızı Masalı Keloğlan keleş oğlan, sevmesi beleş oğlan saçsız olarak dünyaya gelmiş. Anası oğlunu her akşam uyuturken kel oğlum, keleş oğlum, aklından saçları dökülen zeki oğlum’ diye severmiş. Bütün köy halkı, keloğlanın her durum için üretebildiği fikirlerinden çok etkilenirmiş. Ne zaman zorda kalsalar, Hımm, bunu halledebilecek tek kişi; keloğlan’ derlermiş. Bir gün köyün tellalı akşam saatlerinde saraydan gelen bir haberi duyurabilmek için düşmüş yollara, davulunun sesi sarmış dört bir yanı; gümbede güm güm. Gümbede güm güm Duyduk duymadık demeyin, ey ahali kulak verin, Padişahımız kızını evlendirmek için damatlar adayları arasında bir yarışma tertiplemiştir’ gümbede güm güm gümbede… güm..güm Hemen yaşlı annesinin yanına koşan keloğlan Anacığım, hazırla çıkınımı, giysilerimi, bende katılacağım yarışmaya’ der. Der demesine de annesinin gönlü pek razı değildir bu işe; nasıl der ki? oğlum sen kelsin, beğenmez seni padişah kızı’ diye. Düşüncelerini içine saklayarak susar keloğlanın annesi. İçinde bir burukluk, yapar keloğlanın istediklerini. Ertesi sabah bizim keloğlan erkenden yola revan olur. Padişahın sarayına vardığında bir de ne görsün? Saray halkının ileri gelenleri, zengin kimseler bir çok aday yarışmaya katılmıştır. Padişahın kızı, öyle güzel öyle güzeldir ki, aşk ne kelime? Deli divane olmuştur keloğlan. Padişahın gür sesi ile kendine gelir. Padişah Sizlere üç soru soracağım. Cevabını verebilen olur ise kızımla evlenebilmeyi hak kazanacaktır.’ Bir çok aday, yarışmayı at binmek, kılıç tutmak, cirit oynamak gibi düşündüğünden şaşırır. Keloğlan ise kendisinden emindir. Padişah sorar Gökyüzünde kaç tane yıldız vardır?’. Uzun bir sessizlik olur. Padişah, sessizliği bozarak bilemeyeceğinden emin olduğu keloğlana dönerek Sen söyle tüysüz’ der. Keloğlan gafil avlanmasına rağmen, hemen cevabını verir Sizin başınızda ne kadar saç teli var ise, o kadar yıldız vardır gökyüzünde, siz sayısını daha iyi bilirsiniz’. Padişah vezirlerine bakar, çok hoşlarına gider bu cevap ve onay verirler Doğrudur, padişahım’. Padişahın kızı, bu genç, zeki adamdan etkilenir. Padişah ise içten içe sinirlenmiştir. Bu kel adama kızını vermek istemez, daha zor bir soru seçer Söyle bakalım o zaman, Dünya’nın merkezi nerededir?’ Keloğlan için ise bu sorunun cevabı oldukça basittir. Yüzünde yaramaz bir gülümseme ile Ayaklarımın altındadır, isterseniz ölçtürün’ der. Vezirleri bir anda korku kaplar; ya ölçün’ derse padişah, hemen cevabı hep bir ağızdan onaylarlar Doğrudur, padişahım ayaklarının altındadır.’ Padişahın iri yanaklarını al basar, padişah kızı büyülenir keloğlanın her zor soruyu bilmesi ile. Padişah, verdiği sözden dönemeyeceğini bilerek, en zor soruyu sormasının gerektiğinin farkındadır. Öyle bir kurnazlık düşünür ki, gülümsemekten kendini alamaz, bıyıklarını burkarak devam eder, Peki iki soruyu bildin. Bunu bilecek misin bakalım? İki parmağın ile dünyayı nasıl ters çevirebilirsin?’. Padişah, böyle bir şeyin mümkün olmadığını bildiği için, gayet rahat bir şekilde dolanmaya başlamıştır. Vezirler birbirlerine bakıp kalmışlar, keloğlan ise saçsız başını kaşımaya başlamıştır. Keloğlanın güneşle birlikte, aynadan yansıyan ışık gözüne girdiğinde, muhteşem fikirde aklına düşmüştür. Hızlı adımlar ile yürüyerek kalabalığın içinde duran hanımdan aynasını rica eder. Padişahın karşısına geçerek; müsaadenizle’ der ve aynayı padişahın başının üstünde iki parmağı ile tutarak Bakınız, dünya sizin için artık ters’. Vezirlerden ve halktan inanılmaz bir alkış sesi kopar, padişahın kızı oldukça heyecanlanmıştır. Padişah 3. Soruya da bir cevap bulan keloğlana kızını vermek zorundadır. Düğün için köydeki annesine haber ulaştığında, annesi Kel oğlum, zeki oğlum, padişahın kızını da aldın ya’ diye sevinerek düğün için yola koyulur. Keloğlan ve padişahın kızı harika bir düğün ile evlenerek, bir ömür mutlu yaşarlar.
Keloğlan, tanınmış bir halk öyküleri kahramanı. Anadolu insanının büyük düşler kurabilen, ama en büyük ödülleri de elinin tersiyle itebilen, erdemli, sağduyulu, biraz saf, biraz romantik, fazlasıyla pratik zekâlı Keloğlan, anası ile yaşarmış. Bir gün komşusu ip ile balta vermiş. Odunculuğa başlamış. Altı ay odun kesmiş. Bir tüccara beş altına satmış. Eve dönerken, bir adamın boğmaya çalıştığı kediyi, bir altına satın almış. Kedi ile yürümüş. Yine yolda, bir kocakarının boğmaya çalıştığı köpeği iki altına satın almış. Böyle bir yılanı da iki altın verip kurtarmış.“Altı aylık emeğimle, üç canı kurtardım” diyerek kendini teselli etmiş. Hep beraber şehre varmışlar. Meğer yılan cinler padişahının oğluymuş. “Yürü babama gidelim. Babamdan dilinin altındaki mührü iste, başka bir şey alma” demiş. Silkinip at olmuş. At havalanmış, Cinler Padişahı’nın sarayının bahçesine inmiş. Silkinmiş, aslan gibi babayiğit bir delikanlı olmuş. Başından geçenleri babasına anlatmış. Padişah, “dile benden ne dilersen” deyince, Keloğlan tembihli olduğu için “dilinin altındaki mühürü” istemiş. Altınları, incileri kabul etmemiş. Padişah mührü vermeye mecbur kalmış. Almış mührü; düşmüş yola. Günlerce yürümüş. Cinler Padişahı’nın oğlunun söylediği gibi mührü yalamış. Bir dudağı yerde, bir dudağı gökte kocaman bir Arap çıkıp, “emret” sofra kurmasını istemiş. Sözünü bitirmeden, kuş sütü eksik sofra hazır olmuş. Karnını doyurmuş. “Beni evime götür” deyince de sözü bitmeden, kendisini evinin kapısında bulmuş. Anaoğul, sarmaş dolaş anasını padişahın kızını istemeye göndermiş. Dilenci diye kapıdan kovmuşlar. Keloğlan, yine göndermiş anasını. Padişahın huzuruna çıkartmışlar. Padişah’tan kızını istemiş. Padişah “Olur, şu sarayımın karşısına, kırk gün içinde bir saray yaptırsın, yaptıramazsa kellesi gider” demiş. Kadın, Keloğlan’a söylemiş. Keloğlan otuz dokuz gün yan gelip yatmış. Anası oğlu için ağlayıp, izliyormuş. Kırkıncı gün Arap’ı çağırıp, eşyaları altın ve gümüşten bir saray yapmasını sabah gözünü bir açmış ki ne görsün. Kendisininkinin on misli büyüklüğünde kocaman bir saray karşıda duruyor. Mecburen sözünde durmak zorunda kalıp, kızını vermiş. Düğün, dernek çok meraklıymış. Keloğlan’a sora sora sırrını öğrenmiş. Kız mühürü incelerken, o sırada, kötü vezir onları dinliyormuş. Hemen mühürü kızın elinden kapmış. Arap gelince, kızın sarayını uzaklara götürmesini söylemiş. Kız ve saray kaybolmuşlar. Padişah Keloğlan’ı bir adada zindana atmış. Bunu duyan yılan, kedi ve köpek Keloğlan’a yardıma koşmuşlar. Adaya gidip Keloğlan’ı kurtarmışlar. Birlikte vezirin evine gelmişler, vezir uyuyormuş. Kedi, kuyruğu ile gıdıklayınca ağzını açmış. Mühür yere düşmüş. Keloğlan hemen mühürü kapıp Arap’ı çağırmış. Veziri Kafda-ğı’nın arkasına, kendi saraylarını da kimsenin ulaşamayacağı bir yere götürmesini istemiş. Sonra da, mutlu ve mesut bir hayat sürmüşler.
keloğla masalları kısa özeti yaz