Temettü haccı; hac ve umrenin ayrı ayrı ihramla yapılmasıdır. Umre yapılmayan hacca ifrad haccı, umre ile haccın aynı ihramda yapılmasına ise kıran haccı denilmektedir. Kur'an da hac "Yolculuğuna gücü yetenlerin" üzerine Allah'ın bir hakkı olarak haccetmeleri gerektiği ifade edilir. Tekkelimeyle hac bir yaratılıú tiyatrosudur (Erkol ve Zengin, 2012:2). Umre, hac zamanı olan be günden baka, senenin her günü, ihram ile yapılan, tavaf ve sa’y yapmak ve saç kazımak veya kesmektir. Umrenin farzı ikidir. Bunlar ihram ve tavaftır. İhram umrenin úartı, tavaf ise rüknüdür. A Mikat sınırında ihrama girdik ve umre için niyet ettik. B) İlk olarak Kâbe’nin yanına gittik ve tavaf ettik. C) Tavaf’tan sonra Safa ve Merve tepeleri arasında sa’yımızı yaptık. D) En son umrenin şartlarından olan Arafat’a çıkıp vakfemizi yaptık. 10. Aşağıdakilerden hangisi hac ibadetinde HACSURESİ. 1- İnsanın Yaratılışı, Öldükten Sonra Dirilişin Delilidir: 2- Anne Karnındaki Yavrunun Durumu île İlgili Rivayetler: 3- İlgili Hadislerde Yaratma ve Suret Vermenin Melek'e Nisbet Edilmesi Mecazidir; 2022Umre Fiyatları, En Ucuz Umre Fiyatları, En Ucuz Umre Turları, Hac başta olmak üzere yurtiçi ve yurtdışı Kültür Turları düzenlemekteyiz. Bukrediyi hac ya da umreye gitmek isteyen ve Halkbank kredi verme şartlarına uyan herkes alabiliyor. Düzenli bir geliriniz olması ve bunu belgelemeniz, kredi notunuzun uygun olması gibi koşulları sağlıyorsanız Hac – Umre Bedeli Faizsiz İhtiyaç Kredisi alabilirsiniz. Bu krediyi yalnızca hac ve umre masrafları için 5Rinj7Z. Hac ve umrenin yapılışı nasıldır? Haccın eda edildiği günler nedir? Hac ve umrede kadınların erkeklerden ayrıldıkları hususlar nelerdir? Hac ve umre arasındaki farklar nelerdir? Diyanet'in İlmihal-1 "İman ve İbadetler" kitabında yer alan bilgilere göre, hac ve umrenin yapılışı hakkında merak edilenleri derledik. HAC VE UMRENİN YAPILIŞI a Hac ve umre menâsiki ihrama girmekle başlar. İhrama girmeden önce tırnaklar kesilir, koltuk altı ve kasık kılları temizlenir, gerekiyorsa saç, sakal tıraşı olup bıyıklar düzeltilir. Mümkünse gusledilir veya abdest alınır. Gusül, abdestten efdaldir. Su yoksa veya kullanılamıyorsa, teyemmüm yapılmaz; çünkü bu abdest ve gusül, beden temizliği içindir. Bu sebeple abdestli olanlara ve özel hallerinde bulunan kadınlara da sünnettir. Bu hazırlıktan sonra erkekler, üzerlerindeki bütün giysilerden soyunup izâr ve ridâ denilen iki parça ihram örtüsüne, usulüne göre sarınırlar. Başları açık, ayakları ç ıplaktır. Ancak ayaklarına topukları ve mümkün olduğunca üzerleri açık ayakkabı veya terlik giyebilirler. Kadınlar normal elbise ve kıyafetlerini değiştirmezler. Onların her türlü giyim eşyası, kapalı ayakkabı, çorap ve eldiven giymelerinde bir sakınca yoktur. Yalnızca yüzlerini örtmemeleri gerekir. Kerâhet vakti değilse, iki rek'at ihram namazı kıldıktan sonra niyet ve telbiye yapılarak ihrama girilir. İfrad haccı yapacak olanlar, "Allahım, senin rızânı kazanmak için haccetmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur!" diyerek sadece hacca niyet eder ve telbiye yaparlar. Temettu' haccı yapacak olanlar, "Allahım, senin rızânı kazanmak için umre yapacağım, onu bana kolaylaştır ve benden kabul eyle!" diyerek sadece umreye niyet eder ve telbiye yaparlar. Kırân haccı yapmak isteyenler ise, "Allahım, senin rızânı kazanmak için umre ve hac yapmak istiyorum. Bunların edâsında bana kolaylık ver ve her ikisini de kabul buyur!" diyerek hem umre, hem de hacca niyet edip telbiye söylerler. Niyet ve telbiyenin yapılmasıyle ihrama girilmiş ve ihram yasakları başlamış olur. Telbiye, tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife söyleyerek yolculuğa devam edilir. Telbiye, ihram süresince her fırsatta söylenir. Özellikle zaman, mekân ve durumda yenilik ve değişiklik olduğunda, yokuşta, inişte, kafilelere rastlayışta, farz namazlardan sonra, seher vakitlerinde söylenmelidir. Telbiyeyi her söyleyişte üç defa tekrarlamak, sonra tekbir, tehlîl ve salavât-ı şerife okumak müstehaptır. Telbiye hacda bayramın ilk günü Akabe Cemresi'ne taş atmaya başlamakla, umrede ise, umre tavafına başlamakla biter; daha sonra yapılmaz. Mekke'de kalınacak yere yerleşip mümkünse boy abdesti, değilse abdest alındıktan sonra telbiye söylenerek Harem-i şerif'e gidilir. Beytullah görülünce üç defa tekbir ve tehlîl getirilip dua edilir. Farz namaz kılınmıyorsa hemen tavafa başlanır. b İfrad haccında ilk yapılacak tavaf "kudüm tavafı", temettu' ve kırân haccında ise "umre tavafı"dır. Temettu' ve kırân haccında umre tavafından sonra umrenin sa'yi yapılacağı için tavafta "ıztıbâ'" ve "remel" yapılır. İfrad haccında ise, şayet hac sa'yi kudüm tavafını takiben yapılacaksa, tavafta ıztıbâ' ve remel yapılır, aksi halde yapılmaz. Müsait yer varsa, makam-ı İbrâhim'in arkasında, orada yer yoksa uygun başka bir yerde tavaf namazı k ılınıp dua edildikten ve zemzem içildikten sonra temettu' ve kırân haccı yapanlar umre sa'yini; ifrad haccı yapanlar ise, isterlerse hac sa'yini yaparlar. İfrad haccı yapanlar, hac sa'yini ister yapsınlar ister yapmasınlar tıraş olmazlar ve ihramdan çıkmazlar, ihramlı olarak kalırlar. Temettu' haccı yapanlar mîkatta sadece umreye niyet ettikleri için umrenin sa'yi tamamlanınca, tıraş olup ihramdan çıkarlar. Tekrar hac için ihrama girinceye kadar Mekke'de ihramsız kalırlar. 8 Zilhicce terviye günü veya isterlerse daha önce hac için tekrar ihrama girerler. Hac için ihrama girdikten sonra yapacakları nâfile bir tavafı takiben isterlerse hac sa'yini Arafat'a çıkmadan önce yapabilirler. Bu takdirde, ziyaret tavafından sonra sa'y yapmazlar. Kırân haccı yapanlar, ihrama girerken hacca da niyet ettikleri için umre sa'yindan sonra tıraş olmazlar ve ihramdan ç ıkmazlar. Bunlar umre sa'yi bitince, gerekiyorsa biraz dinlendikten sonra ayrıca kudüm tavafı yapıp tavaf namazını kılarlar. Hac sa'yini isterlerse bu kudüm tavafının arkasından, isterlerse ziyaret tavafından sonra yaparlar. Peşinden sa'y yapılacak tavafta ıztıbâ' ve ilk üç şavtta remel yapılır. c İster ifrad, ister temettu', ister kıran yapsınlar, bütün haccedenler terviye 8 Zilhicce günü Mekke'den ayrılıp Mina'ya veya Arafat'a geçerler. HAC MENÂSİKİNİN EDA EDİLDİĞİ GÜNLER Hac menâsiki yoğun olarak 8-13 Zilhicce arasındaki altı gün içinde eda edilir. Bu günlerden her birinde yapılan menâsik özetle şöyledir 1. Terviye günü 8 Zilhicce İster ifrad, ister temettu', ister kırân haccı yapsınlar, bütün haccedenler terviye günü sabah namazından itibaren Mina'ya veya Arafat'a intikale başlarlar. Terviye günü öğle namazından arefe günü sabah namazına kadarki beş vakit namazı Mina'da kılmak ve geceyi orada geçirip güneş doğduktan sonra Arafat'a hareket etmek sünnettir. 2. Arefe günü 9 Zilhicce Arafat'ta zeval vaktine kadar çadırlarda dinlenilir ve ibadetle meşgul olunur. Zeval vaktinden sonra, mümkünse gusledilir. Öğle ve ikindi namazları cem'-i takdîm ile kılındıktan sonra vakfe yapılır. Bütün gün telbiye, tekbir, tehlîl, zikir, tesbih, salavât-ı şerife, dua, namaz-niyaz, tövbe-istiğfar, Kur'ân-ı Kerîm tilâveti gibi ibadetlerle değerlendirilir. Resûlullah "Bugün gözüne, kulağına ve diline sahip olanın geçmiş günahları bağışlanır" Müsned, I, 329, 356 buyurmuştur. Güneş battıktan sonra akşam namazı kılınmadan Arafat'tan Müzdelife'ye intikal başlar. Akşam ve yatsı namazları, yatsı vakti girdikten sonra, Müzdelife'de cem'-i tehîr ile kılınır. Bayram gecesi burada ibadet ve istirahatle geçirilir. Şeytan taşlamada kullanılmak için yeteri kadar taş toplanır. 3. Bayramın ilk günü yevm-i nahr; 10 Zilhicce a Vakti girince sabah namazı Müzdelife'de erkence kılınır. Namazdan sonra ortalık aydınlanıncaya kadar vakfe yapılır. Dua, niyaz ve istiğfar edilir. Ortalık iyice aydınlanınca, güneş doğmadan Mina'ya hareket edilir. b Mina'da eşyalar çadırlara yerleştirildikten sonra Akabe Cemresi'ne gidilir. Her birinde "Bismillâhi Allahüekber, rağmen li'ş-şeytâni ve hizbih" denilerek yedi taş atılır. İlk taşın atılması ile telbiye biter. Bundan sonra artık telbiye yapılmaz. c Daha sonra Harem bölgesi sınırları içinde kurban kesilir veya vekâlet yolu ile kestirilir. Temettu' ve kırân haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri vâciptir. İfrad haccı yapanların kurban kesmeleri gerekmez; isterlerse nâfile olarak keserler. d İfrad haccı yapanlar Akabe Cemresi'ne taş attıktan sonra; temettu' ve kırân haccı yapanlar ise kurbanlarını da kestikten veya kestirdikten sonra, saç tıraşı olup ihramdan çıkarlar. Böylece cinsel ilişki dışındaki diğer bütün ihram yasakları kalkar. Cinsel ilişkiyle ilgili yasak ise ancak ziyaret tavafı yapılınca kalkar. Haccedenler bizzat kendi saçlarını kesebilecekleri gibi birbirlerini de tıraş edebilirler. Tıraş olabilecek duruma gelmiş olan bir ihramlının henüz kendisi tıraş olmadan başka bir ihramlıyı tıraş etmesinde bir sakınca yoktur. e Aynı gün imkân olursa, Mekke'ye inilerek ziyaret tavafı yapılır. Daha önce hac sa'yini yapmamış olanlar ziyaret tavafından sonra hac sa'yini de yaparlar. Ziyaret tavafının bayramın ilk günü yapılması efdaldir. O gün yapılamazsa daha sonra yapılır. Bu tavafın en geç bayramın 3. günü güneş batmadan önce yapılması Ebû Hanîfe'ye göre vâcip, diğer müctehidlere göre ise sünnettir. f Ziyaret tavafı bayramın ilk günlerinde yapılmışsa, tavaftan sonra tekrar Mina'ya dönüp şeytan taşlama günlerinde Mina'da gecelemek, Hanefîler'e göre sünnet, diğer üç mezhepte ise vâciptir. 4. Bayramın 2, 3 ve 4. günleri 11, 12 ve 13 Zilhicce a Bayramın 2 ve 3. günleri zeval vaktinden sonra sırayla Küçük, Orta ve Akabe cemrelerine yedişer taş atılır. Küçük ve Orta cemrelere taş attıktan sonra uygun bir yere çekilerek dua edilir. Akabe Cemresi taşlandıktan sonra ise dua için artık durulmayıp orası hemen terkedilir. Bu iki gün zevalden önce "şeytan taşlama" yapılmaz. b Bayramın 4. günü cemrelere taş atmayacak olanların, o gün fecr-i sâdıktan yani tan yeri ağarmaya başlamadan önce Mina'dan ayrılmış olmaları gerekir. Bunların 3. gün henüz güneş batmadan Mina sınırları dışına çıkmaları sünnet; güneş battıktan sonra ayrılmaları mekruhtur. 4. gün tan yeri ağarmaya başlamadan Mina'dan ayrılmamış olanların o gün de her üç cemreye yedişer taş atmaları gerekir. Ancak Ebû Hanîfe'ye göre, 4. gün taşların fecr-i sâdıktan itibaren zevalden önce atılması da câizdir. 4. gün taşlar atıldıktan sonra Mina'dan Mekke'ye inilir. c Âfâkýler, Mekke'den ayrılmadan önce vedâ tavafı yaparlar. Böylece hac tamamlanmış olur. HAC VE UMRE'DE KADINLARIN ERKEKLERDEN AYRILDIKLARI HUSUSLAR HACDA KADINLAR Hac ve umre menâsikinde kadınların erkeklerden ayrıldıkları hususlar, aşağıdakilerden ibaret olup diğer hususlarda aralarında fark yoktur. 1. İhramlı iken elbise, çorap, eldiven, kapalı ayakkabı, mest, çizme ve her türlü giyim eşyası giyebilirler. Başlarını örterler, sadece yüzlerini örtmezler. 2. Telbiye, tekbir ve dua yaparken, seslerini fazla yükseltmezler. 3. Tavafta ıztıbâ' ve remel, sa'yde ise hervele yapmazlar. 4. İhramdan çıkmak için saçlarını tıraş etmezler, uçlarından biraz keserler. 5. Erkekler arasında sıkışmamak için Hacerülesved'i uzaktan istilâm ederler. 6. Hacdan sonra aybaşı veya loğusa iken Mekke'den ayrılırlarsa vedâ tavafı sâkıt olur. 7. Özel hallerini görmekte olan kadınlar, tavaftan başka, haccın bütün menâsikini bu halleriyle yapabilirler. Hayız ve nifas denilen özel durumları sebebiyle farz olan ziyaret tavafını eyyâm-ı nahrdan yani bayramın ilk üç gününden sonra yapmak veya vedâ tavafını terketmekle kendilerine ceza gerekmez. Bu haliyle ziyaret tavafı yapmaları da Hanefîler'e göre geçerlidir. Bu durumda ceza kurbanı kesmesi gerekir. Hayız veya nifas halindeki bir kadın kudüm veya umre tavafını yapmadan Arafat'a çıkmak ve vakfe yapmak zorunda kalırsa; a İfrad haccı yapmak üzere sadece hac için ihrama girmişse, temizlendikten sonra ziyaret ve vedâ tavaflarını yapar. Sünnet olan kudüm tavafının terkinden dolayı bir şey gerekmez; haccı tamam olur. b Temettu' haccı yapmak üzere sadece umre için ihrama girmişse, Hanefîler'e göre Arafat'a çıkarken hac için niyet ve telbiye yaparak umre ihramını iptal eder. Hacdan önce umre yapmadığı için ifrad haccı yapmış olur; şükür kurbanı kesmesi gerekmez. Hacdan sonra iptal ettiği umreyi kazâ eder ve iptal ettiği için ceza kurbanı keser. Diğer mezheplere göre hac için niyet ve telbiye yapmakla umre ihramı bozulmaz, hac ihramı ile birleşmiş sayıldığından kırân haccı yapmış olur ve kırân hedyi kesmesi gerekir. Fakat hacdan sonra önceden yapılamayan umrenin kazâsı için ayrıca tavaf ve sa'y gerekmez. Hac için yapılan tavaf ve sa'y umre için de yeterli olur. c Kırân haccı için ihrama girmişse, Hanefîler'e göre, umre tavafından önce Arafat'ta vakfe yapmakla umresi bozulmuş sayıldığından ifrad haccı yapmış olur. Şükür kurbanı kesmesi gerekmez. Fakat hacdan sonra bozulan umreyi kazâ eder ve bozduğu için bir ceza kurbanı keser. Diğer mezheplere göre, umre tavafını yapmadan Arafat'ta vakfe yapmakla umre bozulmuş olmaz. Yapılan hac yine kırân haccı olur ve şükür kurbanı kesmek gerekir. Hacdan sonra, önceden yapılamayan umrenin kazâsı için ayrıca tavaf ve sa'y gerekmez. Hac için yapılan tavaf ve sa'y umre için de yeterli olur. Hac İslamın ŞartlarındandırHac, Müslümanların en önemli ibadetlerinden bir tanesidir. İslamın ibadetlerinden olan umreden hac farklıdır. Hac, İslamın beş şartı içerisinde bir Müslüman insanların Kabeyi hac mevsimi dışında ziyaret edilmesidir. Bundan dolayı her umre hac sayılmaz ama her hac umre sayılır. Umre ziyareti hacdan farklıdır. Çünkü umreye hac mevsimi dışında gidildiğinde ve ibadet sırasında yapılması gerekenlerde birbirinden farklı olduğundan umre ile hac arasında farklar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sponsorlu Bağlantılar Örneğin hac zamanında farz olan bazı ibadetler umre zamanında farz değildir. Ayrıca umreye gitmenin bazı mezheplerde farzken, bazı mezheplerde ise sünnettir. Dolayısıyla hac ziyareti umreden farklı günlerde yapılmaktadır. Belirlenen günler dışında yapılan Kabe ziyareti hac ziyareti ile Hac ibadetindeki farklar şunlardırUmre’de Cem-i Tehir ve Cem-i takdim yoktur. Umre’de Veda Tavafı ve Kudüm Tavafı belirli bir günü yoktur. Belirlenen günlerde gidilebilir. Sadece Hac sadece Kurban Bayramına denk gelecek şekilde gidilmekte ve kurban hacdayken Müzdelife ve Arafat vakfeleri kurban kesmek şeytan taşlama vardır ancak Umre’de tarihi Hz. İbrahim ile başlar. Hac ziyaretinde yapılan ritüellerde Hz. İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail’in yaşadıkları takibe alınarak oluşturulmuştur. Kabe’de oğlu İsmaili kurban etmek üzereyken gökten bir koç indirilir ve o yere inşa edilmiştir. Hac ve umre; bir mübarek sefer, gönüllerin hasretiyle yandığı kutlu yolculuk… Hac ve umre; en hikmetli, ihtişamlı ve görkemli ibadetlerden biri… Mahşer provasında, dünyanın her yerinden insanların aynı anda hareket ettiği kulluğun temsiliyeti.. Hacca ve umreye gideceklerin hazırlık safhasında mutlaka okuması gereken bu eser, hac ve umreyle ilgili her biri emsalsiz sohbetlerden, makalelerden oluşuyor. Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi'nin hac ve umrenin bütün rükûnleri usul ve âdâbı hakkındaki konuşmalarını; hatıralarıyla hac esnasındaki sohbetlerini ve makalelerini içeren 544 sayfalık bu kapsamlı eser yeni başucu kitabınız olacak. Bu kıymetle eserde, hacca ve umreye gideceklerin hazırlık için istifade edeceği sorular ve cevaplarını da sohbet tadında okuyacaksınız. Bu eser merhum Prof. Dr. M. Es'ad Coşan Hocaefendi'nin hac ve umre ile ilgili konuşmaları ve bir kısmı da bizzat kendilerinin hacda ve umredeyken hacılara hitaben yaptığı konuşmalardan derlenerek hazırlanmıştır. Mahmud Es'ad Coşan Vakfı ilmi heyeti tarafından titiz bir edisyon çalışması ile gözden geçirilen bu eser her müslümanın kütüphanesinde olması gereken bir temel eserdir. Aynı zamanda hacca ve umreye gidecek olanların gitmeden önce hazırlık olarak okuyacakları kitapların başında yer alır. İbadetlerin asıl amacı nedir? Hac ve umre nedir, nasıl yapılır? Hac ve umrenin önemi nedir? Hacca giderken dikkat edilecek hususlar nelerdir? Haccın hikmet ve faydaları nelerdir?Hac ve umre ile ilgili hadisler ve hadislerin açıklaması... 1. Ebû Hüreyre der ki Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işittim “Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden Allah için hacceden kimse, annesinden doğduğu gün gibi günahsız olarak döner.” Buhârî, Hac, 4 2. İbn-i Ömer’den rivâyet edildiğine göre Nebiyy-i Ekrem şöyle buyurmuştur “Allah yolunda gazâya çıkan, hacca ve umreye giden kişiler Allah’ın elçileridir. Çünkü Allah, bu ibadetleri yapmaları için kullarını dâvet etti, onlar da icâbet ettiler. Buna mukâbil onlar da Allah’tan isterler, O da istediklerini verir.” İbn-i Mâce, Menâsik, 5 3. İbn-i Abbâs der ki Nebî şöyle buyurdu “Hac yapmak isteyen acele etsin! Olur ki insan hastalanır, bineği kaybolur veya bir ihtiyaç zuhûr eder.” Ahmed, I, 214; İbn-i Mâce, Menâsık, 1 4. Hz. Ali der ki Resûlullah şöyle buyurdu “Kim, yol azığına ve kendisini Allah’ın evi Kâ’be’ye ulaştıracak bir bineğe sahip olduğu halde haccetmezse, ister yahûdi ister hıristiyan olarak ölsün hiç fark etmez! Bu, Allah Teâlâ’nın Kitâb’ında şöyle buyurmasından dolayıdır Gitmeye gücü yetenlerin Beytullâh’ı haccetmesi ziyârette bulunması, Allah’ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır.» Âl-i İmrân 3/97” Tirmizî, Hac, 3/812 5. Ebû Hüreyre’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur “Umre ibadeti, önceki umre ile aralarında işlenen küçük günahlara keffâret olur. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir.” Buhârî, Umre, 1 Hadislerin Açıklaması Hac; Kitap, Sünnet ve icmâ-i ümmetle sâbit olan en kuvvetli farzlardan biridir. Şartlarına sahip olan mü’minlerin ömürlerinde bir defâ haccetmeleri farzdır.[1] Adanmış olan haccın yerine getirilmesi ve başlanmışken bozulmuş nâfile haccın kazâsı ise vâciptir. Henüz kendisine farz olmamış kişi ile farz haccını edâ etmiş bulunan kimsenin yaptığı hac da, nâfile sayılır. Hac, Hz. İbrâhim’in canı, malı, evlâdı ve her şeyiyle Rabbine gösterdiği tevekkül, teslîmiyet ve itaatin kıyâmete kadar devam edecek en güzel bir sembolüdür. Hac, sâlihlerden teşekkül eden büyük bir kalabalığın, belli bir zaman ve mekânda toplanmasıdır. HACCIN FAZİLETİ Hac; ihram, telbiye, tavaf, sa’y, Arafat’ta vakfe, şeytan taşlama, kurban ve tıraş gibi birtakım sembol niteliğindeki tatbikatı ihtivâ eden, kullukta kemâl ve zirveyi gösteren geniş kapsamlı bir ibadettir. Bu sebeple İslâm’ın beş esâsı içinde, en son o farz kılınmıştır. Birinci hadisimizde, haccın faziletine dikkat çekilmiş ve şartlarına riâyetle edâ edilen haccın, insanı anasından doğduğu gün gibi günahlardan ve bir takım kötü vasıflardan arındıracağı müjdelenmiştir. Resûlullah, Müslüman olurken, önceki günahlarının bağışlanmasını şart koşan Amr bin Âs’a da aynı şeyi hatırlatarak “Müslüman olmanın daha önceki günahları silip süpürdüğünü, hicret etmenin, daha önce işlenen günahları yok ettiğini, haccetmenin de daha önce yapılan günahları ortadan kaldırdığını bilmiyor musun?” buyurmuştur. Müslim, Îmân, 192 Peygamber Efendimiz’e “–Hangi amel daha faziletlidir?” diye sorulmuştu. Resûlullah cevaben, Allah’a ve Resûlü’ne inanmak ile Allah yolunda cihadı saydıktan sonra, üçüncü sırada, Allah katında makbul olan haccı zikretti. Buhârî, Îmân, 18; Hac, 4; Tevhîd, 47; Müslim, Îmân, 135 AMELİN FAZİLETİ Burada şunu hatırlatalım ki, bir amelin fazileti, İslâm’a sağladığı faydanın azlık veya çokluğu nisbetindedir. Bu yönden bakıldığında hac; İslâmî şuur, ibadet heyecânı, birlik ve beraberlik duygusu… gibi pek çok yönden büyük bir ehemmiyet arzetmektedir. Diğer taraftan, amellerdeki üstünlük, değişik açılardan ele alındığında farklılık arzeder. Yukarıdaki rivâyette maksat, Allah’ın dinini yüceltmenin ve O’nun nişânelerine saygı göstermenin faziletini beyan etmektir. Bu da en güzel şekilde ancak iman, cihâd ve hac ile yapılabilir. Resûlullah hac ve umreyi, “bütün zayıfların cihâdı”, “kadınlar için, çarpışması olmayan bir cihat” ifadeleriyle târif etmiştir. İbn-i Mâce, Menâsık, 8; Heysemî, III, 206 Bir gün Hz. Ayşe vâlidemiz “–Ey Allah’ın Resûlü! En üstün amel olarak cihâdı görüyoruz. Biz hanımlar cihat etmeyelim mi?” diye sormuştu. Peygamber Efendimiz “–Fakat sizin için cihadın en üstünü, hacc-ı mebrûrdur” buyurdu. Buhârî, Hac, 4; Sayd, 26; Cihâd, 1 Hz. Ayşe “Bu sözü Resûlullah Efendimiz’den işittiğimden beri haccı hiç terketmedim!” buyurur. Buhârî, Cezâü’s-Sayd, 26 CİHAT KADAR FAZİLETLİ AMEL Yani mebrûr bir hac, cihat kadar faziletli bir amel-i sâlihtir. Haccın “mebrûr” olabilmesi için de, günah ve isyan karıştırmadan, zulüm ve ihânetten uzak durmak sûretiyle, ihlâs ve samimiyetle, kısaca şartlarına riâyetle edâ edilmesi lâzımdır. İkinci hadisimiz, cihâd erleriyle hac ve umreye giden Müslümanları, Allah’ın emrine itaat ve dâvetine icâbet ederek O’nu ziyârete giden ve ihtiyaçlarını arzeden heyetlere benzetmektedir. Cenâb-ı Hakk’ın, kendisine gelen bu seçkin insanlara değer verip dualarını kabûl edeceğinde ve pek çok kıymetli hediyelerle memleketlerine geri göndereceğinde hiç şüphe yoktur. HAC YAPMAK İÇİN ACELE EDİN O hâlde, şartları tahakkuk ettiğinde böyle faziletli bir ibadeti geciktirmemelidir. Zâten âlimlerimizin büyük çoğunluğu, imkânı varken haccı geciktiren kişilerin günahkâr olacağı, bu tehiri uzun yıllar sürdürdüğü takdirde ise şahitliğinin kabul edilmeyeceği görüşündedir. Çünkü bu davranış, Allah’ın emrine ehemmiyet vermeme mânâsı taşır. Diğer taraftan hastalık, imkânların kaybolması ve benzeri mânîler zuhûr ederek insanı bir farzın îfâsından mahrûm bırakabilir. Dolayısıyla üçüncü hadisimizde, hac yapmak isteyenlerin acele etmesi istenmiştir. Nitekim, Akabe Bey’ati’ne katılan on iki temsilciden biri olan Berâ bin Ma’rûr bir sonraki sene hac mevsiminde Mekke’ye geleceğine dâir Peygamber Efendimiz’e vaadde bulunmuştu. Ancak, hac mevsimi gelmeden ölüm döşeğine düştü. Bu durumda âilesine “–Allah’ın Resûlü’ne olan vaadim sebebiyle, beni Kâ’be’ye doğru çeviriniz! Çünkü ben O’na geleceğimi söylemiştim” dedi ve böylece hem hayattayken hem de öldükten sonra Kâ’be’ye yönelenlerin ilki oldu. Nebiyy-i Ekrem Efendimiz Medîne’yi şereflendirdiğinde, Berâ’yı sordu. Ashâb-ı kirâm “−O vefât etti ve malının üçte birini size vasiyet etti ey Allâh’ın Resûlü! Bir de vefatı iyice yaklaşınca yönünün kıbleye doğru çevrilmesini vasiyet etti.” dediler. Resûlullah “−Fıtrata uygun olan davranışı bulmuş. Bana vasiyet ettiği üçte biri de evlatlarına iâde ediyorum.” buyurdu. Sonra ashâbıyla birlikte Berâ’nın kabri başına gitti, saf bağlatıp cenâze namazını kıldırdı ve “Allah’ım onu affet! Ona rahmet et, ondan râzı ol ve onu Cennetine koy!” diye dua etti. Bkz. Hâkim, I, 55/1305; İbn-i Abdilber, I, 153; İbn-i Sa’d, III, 619-620 HACCA GİTMEYENLERE TEHDİT Dördüncü hadisimiz, imkânı olduğu hâlde hacca gitmeyenler için ağır bir tehdîd ihtivâ etmektedir. Çünkü bu insanlar, güçleri yettiği hâlde ne Allah’ın hakkına riâyet etmiş, ne de sıhhat ve mallarının şükrünü yerine getirmişlerdir. Âdetâ gayr-i müslimlerle aynı tavır içine girmişlerdir. Yahûdi ve Hıristiyanlar gibi bir hayat yaşadıklarına göre, onlar gibi ölmeleri ihtimal dâhilindedir. Çünkü Allah Teâlâ, imkân lûtfettiği kimselerin hacca gitmesini, kendisinin bir hakkı olarak ilan etmiş ve bunu farz kılmıştır. Diğer taraftan hadisimiz, çarpıcı bir üslup ile haccın ehemmiyetini ifade etmekte ve bu konuda ihmalkâr davrananların çok büyük bir günah işlediğini göstermektedir. Nitekim Allah Teâlâ, gücü yettiği hâlde hacca gitmeyenlerin, son derece çirkin bir iş yaptığını ifade etmek üzere, âyetin devamında “Kim haccetmezse” buyurmak yerine “Kim inkâr ederse/küfre düşerse” buyurmuştur. Âl-i İmrân 3/97 Yol, geceleme ve yiyecek masraflarını tedârik eden Müslümanların, gösteriş ve isrâfa kaçmadan mütevâzı bir şekilde yola koyulmaları güzel olur. Hz. Enes’in bildirdiğine göre Resûlullah, erzak ve eşyâsı aynı deve üzerinde olduğu hâlde, sâde bir şekilde hacca gitmiştir. Buhârî, Hac, 3. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Menâsik 4 Bununla birlikte mü’minler, yeterli malları yokken hacca ve umreye giderek başkalarına yük olmaktan da sakınmalıdırlar. İlk zamanlar, Yemenliler hacca giderken yanlarına yol azığı almaz “–Biz tevekkül ehliyiz” derlerdi. Mekke’ye gelince de insanlara el açmak durumunda kalırlardı. Bunun üzerine “...Kendinize yol azığı hazırlayınız…”[2] âyet-i kerimesi nâzil oldu. Buhârî, Hacc, 6; Vâhidî, s. 63 HACCA GİDERKEN DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR Hacca giderken dikkat edilecek hususların başında, helâl kazanç gelir. Haccı helâl mal ile yapmak gerekir. Hacda, Mekke-i Mükerreme’ye varmadan evvel mîkâtlarda ihrâma girilir. Kâ’be’ye ulaşmış olmanın şükrünü îfâ anlamında, Kâ’be’nin etrafında yedi kere dönerek Kudûm Tavafı yapılır. İlk üç dönüşte kısa ve çabuk adımlarla biraz çalımlıca yürünür. Bu yürüyüşe “Remel” denir. Makâm-ı İbrahim’in yanında iki rekât tavaf namazı kılınır. Safâ ile Merve arasında dört gidiş ve üç gelişle sa’y yapılır, günü gelince Arafat’a çıkılır, sonra Müzdelife’ye, oradan Mina’ya gelinir, şeytan taşlanır, kurban kesilir, tıraş olunur ve Kâ’be tavaf edilir. Artık bir daha remel ve sa’y yapılmaz. PEYGAMBERİMİZ NASIL HAC YAPARDI? Enes Peygamber Efendimiz’in haccından bir bölümü anlatırken şöyle demiştir Resûlullah Mina’ya gelince, hemen cemreye gitti ve taşları attı. Sonra Mina’daki dinlenme yerine gitti ve kurbanını kesti. Bu işler bitince, berberi çağırdı ve ona önce başının sağ tarafını, sonra da sol tarafını gösterip “–Buralardan kes!” buyurdu. Daha sonra kesilen saçlarını büyük bir iştiyakla bekleyen ashâbına dağıttı. Buhârî, Vudû’, 33; Müslim, Hac, 323-325 Mübarek topraklarda, İslâm’ın nişânelerinden olan Kâ’be-i Muazzama, Safâ ve Merve Tepeleri gibi kudsî mahallere hürmette kusur etmeyip bilhassa tâzim göstermek îcâb eder. Kâ’be’ye doğru ayak uzatarak oturmak veya yatmak, o mübârek mekânlarda boş ve mâlâyânî konuşmalarda bulunmak doğru değildir. Cenâb-ı Hak, dinin nişânelerine gösterilecek hürmetin, kalplerin takvâsından ileri geldiğini beyan ederek şöyle buyurur “Kim de, Allah’ın şeâirine tâzim gösterirse, şüphesiz bu, kalplerin takvâsındandır.” Hac 22/32 Yolculukta ve mukaddes topraklarda, temizliğe, vakara, sükûnete, teennîye dikkat etmek ve acelecilikten uzak durmak gerekir. Nitekim Allah Resûlü, Arefe günü Arafat’tan Müzdelife’ye dönüyordu. Arka tarafta bazı kimselerin develerini hızlı sürmek için bağırıp çağırdığını ve develere vurduğunu işitti. Bunun üzerine, onlara kamçısıyla işaret ederek şöyle buyurdu “–Ey insanlar, sükûnete riâyet ediniz! İyilik; acele ve hızlı yürümekle kazanılmaz.” Buhârî, Hac, 94; Müslim, Hac, 268 Aynı şekilde, fazileti bildirilen mekanlara ulaşmak için uygunsuz davranışlarda bulunmak, insanları itip kakarak Hacer-i Esved, Makâm-ı İbrâhîm, Ravza-i Mutahhara gibi yerlere varmaya çalışmak, doğru değildir. Zira Efendimiz bizleri, Allah’ın kullarına zarar vermekten sakındırmıştır. Resûlullah, bir gün Hz. Ömer’e, Tavâf esnâsında nezâketle hareket etmesini tavsiye ederek şöyle buyurmuştur “Ey Ömer! Sen güçlü kuvvetli bir adamsın. Hacer-i Esved’e erişmek için insanları sıkıştırıp zayıflara eziyet etme! Ne rahatsız ol, ne de rahatsız et! Tenhâ bulursan Hacer-i Esved’i istilâm et ve öp, aksi takdirde uzaktan el sürüp öpme» işareti yap, kelime-i tevhîd okuyarak ve tekbîr alarak geç!” Ahmed, I, 28; Heysemî, III, 241 HACCIN HİKMET VE FAYDALARI Haccın pek çok fayda ve hikmetleri vardır. Allah Resûlü şöyle buyurur “Hacla umrenin arasını birleştirin! Zira bunlar, tıpkı körüğün demir, altın ve gümüşteki pası temizlediği gibi fakirliği ve günahları giderir.” Tirmizî, Hac, 2/810; Nesâî, Menâsık, 6/2629; İbn-i Mâce, Menâsık, 3 “Hacdaki harcamalara, Allah yolunda yapılan harcamalar gibi bire yediyüz misli sevab verilir.” Ahmed, V, 354-355 “Allah’ın, kullarını cehennemden en çok âzâd ettiği gün, Arefe günüdür. O gün Allah Teâlâ yaklaşır, kullarıyla meleklere karşı iftihâr eder ve şöyle buyurur Onlar ne istiyorlar?!»” Müslim, Hacc, 436; Nesâî, Menâsık, 194/3001; İbn-i Mâce, Menâsık, 56 Yani Cenâb-ı Hak, o vakitte kullarının isteklerini yerine getirir ve dualarını kabûl eder. Diğer bir hadis-i şerifte Resûlullah şu müjdeyi vermiştir “Vallâhi Allah Teâlâ, onu Hacer-i Esved’i kıyamet günü gören iki gözü ve konuşan bir dili olduğu hâlde diriltir, o da kendisini hakkıyla istilâm edenler/selamlayanlar için şahitlik yapar.” Tirmizî, Hac, 113/961 Yine hacca giden kimselerin, fakir ve muhtaç duruma düşmeyeceği söylenmiştir. Abdurrazzak, Musannef, V, 10; Heysemî, III, 208 Hacda insanlar büyük bir ibadet, dua ve zikir tâlimi görürler. Her hareketlerinde Allah’ı hatırlar ve O’nun muhabbetini gönüllerine yerleştirirler. Nitekim Resûlullah “Şeytan taşlamak ve Safâ ile Merve arasında sa’y yapmak, ancak Allah’ın zikrini ikâme etmek için emredilmiştir” buyurur. Tirmizî, Hac, 64/902 İBADETLER NİÇİN YAPILIR? İbadetlerin asıl maksadı olan, Allah’ın emrini yerine getirmek ve O’nun dinini yüceltmek gayreti, hacda ümmet çapında gerçekleşmektedir. Çünkü hac, Müslümanların îtikâd ve amel birliğinin en güzel temsîlidir. Hacılar, peygamberlerin, sıddıkların, şehitlerin ve sâlihlerin hâlini hatırlayarak tefekküre dalar, onların bulunduğu mukaddes zaman ve mekanlardan feyz alırlar. Büyük bir mânevî tesir altında kalarak ahlâkî kemâle doğru adım atarlar. Tevazû, hiçlik duygusu, sabır, teslîmiyet, yardımlaşma, ihlâs, zaman ve hareket disiplini, ölüme ve kıyamete hazırlık, hiçbir bitki ve canlıya zarar vermeme, kimse hakkında kötü düşünmeme gibi güzel vasıflar elde ederler. Çünkü, dış görünüşü itibariyle bir takım semboller ihtivâ eden hac, hakikatte muhtelif rûhî temrinler yaptıran farklı mekânlardaki farklı davranışlardan ibarettir. Dolayısıyla herkes onun bir veya birkaç yönünden mutlaka istifâde eder. Hacca giden Müslümanlar, aynı zaman ve mekan içinde bir araya gelerek manevî bir ittifak içinde bulunurlar. Birbirlerinin dertlerini ve meselelerini dinler, uzaklardaki kardeşlerine mesajlarını iletirler. Nitekim Resûlullah, câhiliye dönemindeki hac mevsimlerinde bile, kurulan panayırlarda İslâm’ı tebliğ eder, insanlara ilâhî hakikatleri ulaştırırdı. Bu esnâda pek çok sıkıntı, meşakkat ve işkenceye de Allah için sabrederdi. KÜÇÜK HAC NEDİR? Umre de, hac gibi faziletli bir ibadettir. Haccın fayda ve hikmetlerinin bir kısmı onda da mevcuttur. Bu sebeple umreye; “Küçük Hac” denilmiştir. Nitekim beşinci hadisimizde, umrenin faziletinden bahsedilip günahlara keffâret olduğu haber verilmektedir. Dolayısıyla imkan bulabilenlerin umre ibadetinden istifâde etmeleri gerekir. UMRE NASIL YAPILIR? Umre için niyet edilerek mîkatta ihrama girilir, Kâ’be tavaf edilir, Safa ile Merve arasında sa’y yapılır, sonra da tıraş olarak veya saçları biraz kısaltarak ihramdan çıkılır. İmam Ebû Hanîfe’ye göre umre sünnettir ve senenin her günü yapılabilir. Sadece, hacıların Arafat’ta vakfe yaptığı Arefe günü ile Kurban Bayramı’nın dört günü mekruhtur. “Hac ve umreyi Allah için tamamlayınız!”[3] âyeti gereğince, başlanmış olan hac ve umrenin tamamlanması vâciptir. Resûlullah şöyle buyurmuştur “Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır veya benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar.” Buhârî, Umre, 4; Müslim, Hac, 221 HAC VE UMRENİN ÖNEMİ Hac ve umrenin ehemmiyetini beyan eden şu hadis-i kudsî ne kadar câlib-i dikkattir. Resûlullah, Yüce Rabbinden şöyle nakleder “Allah Teâlâ şöyle buyuruyor Ben bir kuluma sıhhat ve âfiyet ihsân edip rızkını da bol verdiğim hâlde, o her beş senede diğer rivâyete göre dört senede bir bana gelmezse yani hac veya umre ziyâretinde bulunmazsa, o kimse gerçekten mahrum biridir.” İbn-i Hibbân, Sahîh, IX, 16/3703; Heysemî, III, 206 Hac ve umre ziyâretleri esnâsında Medîne-i Münevvere’ye gidip Resûlullah Efendimiz’den feyz almak, onun nûrlu şehrinin lâhûtî havâsını teneffüs etmek ve oralardaki hatırâlardan ders almak da, hiçbir mü’minin müstağnî kalamayacağı çok yönlü ve ecri bol bir kazanç kapısıdır. Efendimiz şöyle buyurmuştur “Vefatımdan sonra beni ziyâret eden kimse, sanki hayatımda ziyâret etmiş gibidir!” Dârekutnî, Sünen, II, 278; Beyhakî, Şuab, VI, 46/3855 “Vefatımdan sonra kim hacceder de kabrimi ziyâret ederse, sanki beni hayattayken ziyâret etmiş gibi olur.” Dârekutnî, Sünen, II, 278; Beyhakî, Şuab, III, 489; Heysemî, IV, 2 “Kabrimi ziyâret edene, şefaatim vâcip olur.” Heysemî, IV, 2. Bkz. Beyhakî, Şuab, III, 488-490/3862 “Şu mescidimde kılınan namaz, Mescid-i Haram hâriç diğer mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır.” Buhârî, Fadlu’s-Salâti fî Mescidi Mekke ve’l-Medîne, 1; Müslim, Hac, 505-510 MEDİNE-İ MÜNEVVERE’NİN FAZİLETİ Yine Peygamber Efendimiz, ibadet maksadıyla ancak üç mescide yolculuk yapılabileceğini ifade ettikten sonra, Mescid-i Harâm, Mescid-i Resûl ve Mescid-i Aksâ’yı zikretmiştir. Buhârî, Fadlu’s-Salâti fî Mescidi Mekke ve’l-Medîne, 1; Müslim, Hac, 511-513 Her Müslüman, Medîne-i Münevvere’ye ayrı bir muhabbet besler. Çünkü orayı Allah Resûlü de severdi. Resûlullah bir seferden dönüp de Medine’nin duvarlarını gördüğünde, devesini hızlandırırdı. Eğer at ve katır gibi bir bineğin üzerinde ise, onu da hemen harekete geçirirdi. Efendimiz’in bu davranışı, Medine’ye muhabbetinden kaynaklanırdı. Buhârî, Fedailu’l-Medine, 10; Umre, 17; Tirmizi, Deavat, 42/3441 Medîne-i Münevvere’nin faziletine dâir daha pek çok rivâyet mevcuttur. Bunlar için Buhârî’nin Sahîh’indeki Fedâilu’l-Medîne kitabına bakılabilir. Dipnotlar [1] Müslim, Hac, 412; Fedâil, 130-131; Nesâî, Menâsik 1/2617. [2] Bakara 2/197 [3] Bakara 2/196. Kaynak Dr. Murat Kaya, Efendimiz’den Hayat Ölçüleri, Erkam Yayınları İslam ve İhsan SON EKLENENLER Yeni eklenen materyallerden zamanında haberdar olmak için Telegram Kanalımıza katılabilirsiniz. Kanala Katıl Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanında öğretmen ve öğrencilere herhangi bir menfaat amacı taşımadan materyal sunmayı amaçlayan bir platformdur. Sitemizde yer alan bütün dosyalar öğretmen ve öğrencilerin kullanımı için özel olarak hazırlanıp sunulmaktadır. Hiçbir dökümanın doğrudan veya dolaylı olarak ticari bir maksatla herhangi bir web platform üzerine yükleyip sağına soluna reklam doldurmak da dahil kullanılması yasaktır. Ayrıntılı bilgi ve iletişim için tıklayınız.

hac ve umrenin ortak özellikleri