Tüpmide ameliyatı sonrası eğer vücudunuza dren takılmadıysa, su geçirmeyen bandajlar kullanılarak ameliyat sonrası gün duş yapabilirsiniz. Yüzmek isterseniz 15. gün uygun olacaktır. Tempolu yüzmek için 30. günü beklemelisiniz. Tüp mide ameliyatı sonrası uçak ile 3. günden itibaren yolculuk yapılabilir. Kişi bu komplikasyonları atlatmış olsa dahi kilo verme ameliyatı sonrası hamilelik sırasında yeniden ortaya çıkma görülebilir. Özellikle mide bulantısı kişinin beslenmesini büyük oranda etkiler. Mide ameliyatı sonrasında kişilerin ortalama 500 – 1500 kalori ile beslenmeleri gerekir. Ancak hamile bir kadının bu kadar Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Yanlış Beslenme. Tüp mide ameliyatı olduktan sonra kişiler daha hızlı kilo vermek adına, beslenme programlarını eksik yapmaktadırlar. Ancak bu süreç daha hızlı kilo vermeyi sağlarken, hastalarda genel olarak ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Tüp mide ameliyatı yani mide küçültme Tüp bağlama ameliyatı ileride hamilelik planı olmayanlar için uygun olan doğum kontrol yöntemlerinden biridir. Uzun süredir uygulanan bu yöntem sayesinde hamile kalma olasılığı ortadan kaldırılıyor. Halk arasında tüp bağlama olarak bilinen yöntem tıp literatüründe ise tüp ligasyonu olarak adlandırılır. Bu yöntemin Bursa'da yaşayan 18 yaşındaki Çağla Çevik, Nev Esentepe Hastanesi'nde 1 ay önce tüp mide ameliyatı olmasının ardından 13 kilo verdi. Tüp mide ameliyatının korkulacak bir ameliyat Prof. Dr. Özkan, "Mide ameliyatı olan kişiler üzerinde yapılan pek çok çalışmada 20 yıl sonra pankreas kanser riskinin 4 kat arttığı görülmektedir" dedi. YOL KENARINDA AYAKÜSTÜ 9x9t. Obezite cerrahisi sonrası uyulması gereken kurallar hakkında bilgiler vereceğim. Ameliyat sabahı tabii ki aç karnına ameliyata gelmek gerekiyor gece on ikiden sonra bir şey yiyip içmemek gerekiyor Çok önemli bir nokta hastaların özellikle kan sulandırıcı ilaçları başta aspirin olmak üzere en az bir haftadan önce kesmeleri gerekiyor Ameliyat genellikle bir ila bir buçuk saat arasında sürer. Tüp mide ya da bypass olun. Hastalar ameliyat sonrası yaklaşık olarak bir saat anestezi tarafından gözetim altında tutulduktan sonra odalarına alınır. Ameliyat sonrası dönemde ilk gün hiçbir şey yiyip içmiyor hastalar. Kollarında bir serum var. Serum tedavisi yanında ağrı kesiciler de yapıyoruz. Hastalarımız hemen ameliyattan iki saat sonra yürümeye başlıyorlar mobilizasyon çok önemli yani hareketlilik bu ameliyattan sonra Tabii ki bir desteğe ihtiyaçları yok kendileri. serumlarını sürüyerek. yürüyüşe Gülüyorlar ilk günden sonra hastanın sıvı alımıyla birlikte ki ilk gün su ve elma suyu veriyoruz Yavaş içiyor. Niçin çok az içiriyoruz? Çünkü yaptığımız yeni midede yeni oluşan küçük midede ödem oluşuyor. Bu ödem nedeniyle daha zor hacim azaldığı için basınç hissi daha fazla oluyor. O yüzden yavaş yavaş içiriyoruz. Bu ikinci gün, üçüncü gün kayboluyor. Ki zaten ikinci gün protein solüsyonuna başlıyoruz. Bu protein solüsyon en az üç ay içilmesi lazım. Protein solüsyonu alınmazsa ne olur En önemlisi kas kaybınız olur. Uzun vadede geri kilo alışlarının en önemli nedeni iyi protein alınmamasıdır. Kas kaybı kassızlık, enerji yakmama sonucunu doğurur Çünkü kaslar durduk yerde enerji yakan en önemli birimimizdir Biz kaslarımızı kaybedersek elli kilo verdiğimizde mutlaka on beş, yirmi kilosu kastan gidecektir. Dolayısıyla bu kas kaybını önlemek için protein tozu ve egzersizi lazım Üçüncü gün hastalarımızı taburcu ediyoruz. Bu arada kan sulandırıcı iğnelerimizi ki bunlara düşük molekül ağırlık yaparım diyoruz. Biz on gün devam ediyoruz Çünkü bu ameliyatlar sadece bu ameliyatlar için değil, bütün şişman olan hastalar için diz protezi, kalça protezi bütün ameliyatlar için geçerlidir Kan sulandırıcı rutin verilmektedir Kan sulandırıcı emboli yani pıhtı atmasını önlemek için yapılır Taburcu olurken yine bir takım formlar veriyoruz. Bu tabii ki birçok bilgi oluyor. Ama özetlemem gerekirse sizlere de aktarmam gerekirse yine ateş çok önemli Hastalarımızı mutlaka bir derece almasını istiyoruz. Otuz sekiz buçuk derecenin üzerinde ateş olursa bizi aramalarını istiyoruz Solunum bozulması zor nefes alma bunlar da çok önemli Banyo yapılabilir. Hatta ikinci gün daha iyi yapılabilir. Biz dikiş atmıyoruz. Herhangi bir karında dikiş olmuyor, bantlar oluyor. O bantları da bir hafta sonra çıkarıp atıyoruz. Neydi ki? İz kalıyor o bakımdan. Üçüncü günden sonra hastayı taburcu ediyoruz Ertesi gün hemşiremiz hastayı evinde arıyor. Ona sordu üç tane soru var. Bir, yeterince sıvalıyor musunuz Ki bir buçuk litre almanız gerekiyor. İkincisi ateşiniz var mı? Üçüncüsü yeterince hareketli misiniz Mobilize misiniz Evde yatak istemiyoruz Dolaşmak serbest ameliyattan sonra zorlayıcı hareketler bunlar neler? Ağır halter çalışmaları, havada çift atlatmak yani kafanızda canlansın diye diyorum Yoksa normal mesela cinsel aktiviteyi soruyor insanlar Cinsel aktivitenize bir hafta sonra biz yine birinci haftadan itibaren bir miktar yürüyüşleri arttırıyoruz. Sonrasında özellikle üçüncü haftadan sonra orta şiddette spora başlattırıyoruz. Daha sonra kademeli olarak da hastamıza bir spor yüklemesi yapıyoruz. Araba kullanımı ve seyahate gelince yurt dışına gidecek olanlar ameliyattan bir hafta sonra araba kullanımını ilk bir hafta kesinlikle önermiyoruz. İşe ne zaman başlayabilirsiniz Ofis başı iş yerinizse örneğin Işe ne zaman başlayabilirsiniz Ofis başı iş yerinizse örneğin üçüncü gün hastanede bile internete girip işlerinizi yapabilirsiniz Değişik ordurlar, talimatlar verebilirsiniz Yine ofis başı çalışanıysanız da birinci haftada işinizin başına dönebilirsiniz. Ama çok ağır bir işiniz varsa emek sarf ediyorsanız, efor sarf ediyorsanız, bir on beş gün dinlenmek çok daha iyi olacaktır. Çok önemli bir hatırlatmak istiyorum bayanlar için özellikle Bu ameliyatlardan sonra hamile olma olasılığınız artar. Doğurganlık artar. O nedenle biz genellikle çok önümüzdeki bir buçuk sene kilo vereceğiniz için bu dönemde hamile kalmanızı istemeyiz. O nedenle bu konuya çok dikkat etmeniz gerekir. Ve hamilelik konusuna önlem almanız gerektiğini belirtmek istiyorum. Biz diyetisyenin haftalık aramasıyla ona o hafta ne iş gönderiyoruz Ve en önemlisi yemek seçenekleri hazırlıyoruz. Yine İnstagram sayfamızda olsun, WhatsApp gruplarımıza alır hastaları bir aidiyet oluşturuyoruz Bu WhatsApp gruplarında hastalar birbirleriyle yazışabiliyorlar. Birbirleriyle haberleşebiliyorlar. Veya bize sorular sorabiliyorlar. Anında dönüyoruz Onun ötesinde her ayın son cumartesi yaptığımız hasta destek toplantılarımız var Burada hastalarımıza bu ameliyat sonrası rehabilitasyon tabii ki artık küçük bir mideniz var. İştahınız daha az. Yiyince çok doygun oluyorsunuz. Uzun süre mutlu oluyorsunuz. Ama hangi yemekleri tercih etmelisiniz Hangi gıdaları tercih etmelisiniz? Proteinli yemek ne demek Vitaminleri anlatmak Ya da en önemlisi psikolojik olarak yeni hayatınıza başlarken duygusal yeme bozukluğunuz varsa onu düzeltmek. Bu çok önemli. Ve en önemlisi de hastaya yeni bir anlam verebilmek hayatına. Bunun adına sporu nasıl yapacağınız hangi sporları yapacağınız bunlar üzerine bilgi vermek veya paylaşmak istediğiniz aklınıza gelen veya bir takım zorluklarınız varsa bunları yine grup içerisinde anlatarak diğer hastalarla da bu konuyu paylaşarak bir aidiyet topluluğu içerisinde bir adeta beyin değişikliği yapmaya çalışıyoruz. Bu her ayın son cumartesi yaptığımız destek toplantıları hakikaten bizim birçok bilimsel çalışmada rastladığımız işte kilo vermede başarıyı arttıran en önemli faktör. Bunlar da İlginizi Çekebilir Reflü Hastalığında Kime İlaç, Kime Ameliyat Mide içerisindekilerin yemek borusundan kaçmasıyla tarif edilen göz ön kafesinde yanma, kaynama, ekşime, mide bölgesinde şişkinlik, bazen ağrı, bazen öksürük, bazen ses kısıklığı seyreden bir sürü sem… İzle Obezite, dünya üzerinde son zamanlarda artış gösteren hastalıklardan birisidir. Bu nedenle tedavi yolları arayan insanlar, tüp mide ameliyatı hakkında bilgi toplamak istemektedir. Özellikle de ülkemizde artış gösteren obezite vakaları, bu hastalığın ciddi bir boyuta ulaştığını kanıtlamaktadır. Peki tüp mide ameliyatı sonrasında hamilelik konusunda nelere biliyoruz? Tüp mide ameliyatı sonrası hamile kalmak mümkün müdür? Bunun riskleri var mıdır? Gelin bir göz atalım. Tüp Mide Ameliyatı Nedir? Obezite hastalarının midelerinin küçültülmesini sağlayan ameliyatlardan birisi olan tüp mide ameliyatı, kilo verme konusunda etkili cerrahi yöntemlerden birisidir. Bu yöntem sayesinde hastaların fazla kilolarından kurtulması mümkün olduğu gibi, hastaların daha sağlık bir hayata kavuşmaları da mümkündür. Günümüzde en sık başvurulan yöntemlerden birisi olan tüp mide ameliyatı, farklı yönleriyle dikkat çekmektedir. Özellikle de ameliyat sonrasındaki süreç nedeniyle dikkat çekmektedir. Obezite çağın en büyük sağlık sorunudur. Her ne kadar kanser ve virüsler daha dikkate çekici medya desteği alıyor olsa da, obezite tüm bu sorunların tetikleyici unsurlarının başında geliyor. Tüp mide ameliyatı sonrasında hamile kalma da en yaygın merak edilen konular arasında yer alıyor. Zira kilolu olmak, şişmanlık veya bilimsel ismi ile obezite; gebelik üzerinde de ciddi etkileri olan bir durum. Bu nedenle uzmanlar, gebelik durumunda kilonun etkilerinin, irdelenmesini ve özellikle obez kişilerde gebeliğin hekim takibinin daha özenli yapılmasının gerekliliğine vurgu yaparlar. Bir başka anlatımla, obez olmak yerine, tüp mide ameliyatı olarak kilo verme yolunda ciddi bir adım atmak hamilelik için doğru yol mudur? Esasında tıbbi tedavilerde, doğru yol tanımı, kesin olarak belirtilemez. Kişinin durumu ve hekimin yapacağı bilimsel analiz neticesinde doğru bir kararı verebilmek mümkündür. Bu noktada obez olup olmama durumu, kilonun hamileliğe ne kadar etki edeceği gibi soruların cevaplanmasına yönelik tetkikler yapılması doğru olur. Tüp mide ameliyatı sonrasında besin alımı sınırlanacağı için annenin gebelik beslenme koşullarını sağlayamaması mümkün olabilir. Bunun önlenmesine yönelik bazı uygulamalar da hekim kontrolünde devam edebilir. Zayıflama ameliyatı her koşulda gereklidir veya zararlıdır demek bu bakımdan doğru olmaz. Bunun için hekiminizin muayenesi mutlak gerekliliktir. Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler Eğer tüp mide ameliyatı yaptırma konusunda kararlıysanız, ilk olarak uzman desteği almanız gerekmektedir. Uzmanlardan alacağınız muayene sayesinde bir tetkik yapılacaktır. Duruma göre ameliyata uygunsanız bir an önce randevu ayarlanacaktır. Ameliyat konusunda doktorun sunduğu tavsiyelere göre bir ön hazırlık yapılmalıdır. Bu ön hazırlık, hastalara göre değişiklik gösterebilir. Aynı zamanda ameliyat sonrasında da belirli dikkat edilmesi gerekilen durumlar söz konusudur. Başlıca şöyledir; Ameliyat sonrasında hastalar yeme içme düzenine dikkat etmelidir. Egzersiz takvimi oluşturarak buna uyum sağlamalı ve olabildiğinde hareketli kalmalıdır. Her zaman motivasyonun yüksek tutulması gerekmektedir. Ameliyattan sonra oluşabilecek yan etkiler, mutlaka doktorla paylaşılmalıdır. Tüp Mide Ameliyatı Sonrasında Hamilelik Eğer tüp mide ameliyatı sonrasında hamile kalıp kalamayacağınızı düşünüyorsanız net cevaplar arıyor olabilirsiniz. İlk olarak iyi bir haber verelim Tüp mide ameliyatı sonrasında hamile kalabilirsiniz. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı durumlar söz konusudur. Özellikle de zaman konusunda acele edilmemesi gerekmektedir. Ameliyattan sonra kilo vermeye başlayan hastalar, bu süreçte zaten zorlu bir dönemden geçmektedir. Hem fizyolojik hem de psikolojik olan hastalar, kilo verme sürecinden yaklaşık olarak yıl sonra hamile kalmayı düşünebilir. Daha öncesinde hamile kalmak, hastalara tıbbi açıdan zorluklar çıkarabilir. Özellikle de kilo kaybı sonucunda yaşanan deri sarkması gibi durumlar, hastanın benlik imajı algısını olumsuz etkileyebilir. Hastalar hamile kalmak istiyorsa ameliyat bu duruma engel değildir. Fakat daha önce de bahsettiğimiz gibi, ameliyat sonrasında bir süre beklemek daha doğru olacaktır. Acele etmek, tedavinin seyrine olumsuz etkide bulunabilir. Özellikle de psikolojik açıdan buna hazır olmayan hastalar zorlanabilmektedir. Obezite ameliyatı sonrasında hamile kalan ve sağlıklı çocuklar dünyaya getiren hastalar bulunmaktadır. Bu durum oldukça doğal karşılanır ve yapmanız gereken endişe etmemektir. Ameliyat Sonrasında Destek Almak Eğer ameliyat olduysanız ve aklınıza bu gibi birçok soru takılıyorsa, bu tamamen doğal bir durumdur. Hastalar bu gibi ağır ameliyatlarda her zaman sorularla boğuşmaktadır. Aklınıza takılan soruların kaynağı ise uzman hekimlerdir. Eğer ameliyat sonrasında hamile kalmayı düşünüyorsanız bu durumda ameliyat sizlere engel olmayacaktır. Fakat hamile kalmanıza engel olan durumlar söz konusu olabilir. Bu nedenle yeniden uzman yardımı almanız ve muayene olmanız gerekmektedir. Ameliyat sonrasında vücutta bazı değişiklikler söz konusudur. Özellikle de hormonal değişikliler insanın psikolojisini etkileyebilir. Bu durumların ortaya çıkaracağı mental sorunlardan kaçınmak ise elinizdedir. Hastaların mutlaka ameliyat sonrasında kaygılarını paylaşacağı bir uzmana görünmeleri gerekir. Alacağınız psikolojik destek sonrasında uzmanların yardımıyla da hamile kalma durumunuz netleşecektir. Uzmanlara danışmadan internet üzerindeki yazılara göre eylem yapmanız ise kesinlikle yanlıştır. Kaynakça Gebelik dönemi anne adayının tüm yaşam faktörlerine, koşullarına en fazla dikkat etmesi gereken süreçtir. Zira gebelikte anne adayının hem kendi vücudu, metabolizması çok hassastır hem de gelişmeye, anne karnında büyümeye çalışan bebek her şeyden etkilenecek kadar hassastır. Bu bakımdan gebelik dönemi anne adayının en özenli zaman dilimidir. Normal şartlar altında birkaç günde geçen, doktora gitmeye gerek duyulmayan, kendiliğinden iyileşeceği düşünülen basit hastalıklar, rahatsızlıklar bile gebelik döneminde ekstra öneme sahiptir. Hal böyle olunca bir de gebelik öncesinde belli bir kronik hastalığı olan ya da gebelik döneminde ortaya çıkan bir hastalıkla mücadele eden kadınların 9 aylık gebelik dönemi çok daha zorlu geçecektir. Ancak sağlıklı bir bebek dünyaya getirmek isteyen anne adayları, koşullar ne olursa olsun mutlaka üstesinden gelecektir. – Gebelikte anne adayına en fazla sorun yaratan, gebelik sürecini daha hassas hale getiren kronik hastalıklardan birisi astımdır. Gebelik öncesinde kronik astımı olan ya da gebelikle birlikte astım ortaya çıkan kadınlar için bu dönem biraz daha zor geçecektir. Bunun için öncelikle astım nedir ve hangi durumlarda ilerler sorularının yanıtlarına, sonra da hamilelikte astımın etkilerine bakmak gerek. Astım nedir? Astım, astım toplumumuzda her yaştan bireyde görülebilen, ataklar halinde gelen nefes darlığı ve hırıltı ile karakterize olan bir hava yolu daralması, nefes sorunudur. Tüm dünyada çocuk ve yetişkinler arasında en sık görülen bir kaç kronik hastalıktan birisi astımdır. Bu konuda son yıllarda yapılan araştırmalar da, her geçen gün astım hastalığının görülme sıklığının giderek arttığını gösteriyor. Astım görülme sıklığı değişik toplumlarda farklı oranlarda olmakla birlikte genel olarak çocuklarda yaklaşık % 5 – 15, yetişkinlerde ise % 5 – 10 oranındadır. Astım kimlerde daha sık görülür? Astım; nefes alıp vermede, soluk yollarının genel sağlığında görülen bir olağandışı durumdan kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan sanayileşmiş ülkelerde, havası kirlenmiş bölgelerde astım görülme sıklığı daha yüksektir. Her geçen gün tüm dünyada astım görülme sıklığı artmakla birlikte, özellikle çocuklarda bu oran daha hızlı bir şekilde artmaktadır. Tam olarak hangi sebepten kaynaklandığı bilinmemekle birlikte modern toplumlarda değişen yaşam şekillerinin, sanayileşmenin ve yoğun trafiğin iç ve dış mekanların havasını kirletmesi ve alerjen yoğunluğunun artması dolayısıyla astım vakalarının artmış olduğu söylenmektedir. sorumlu tutulmaktadır. Özellikle de aynı yerde doğan, ancak ilerleyen dönemlerde farklı yerlere giden kişiler arasında büyük şehirde yaşayanlarda alerji ve astım görülme sıklığının arttığının tespit edilmesi, bu hastalıkta çevresel faktörlerin önemini ortaya koyuyor. Astımda risk faktörleri nelerdir? Astım ile ilgili en bilindik hususlardan birisi ortaya çıkışında kalıtımsal faktörlerin ve çevresel etkenlerin başlıca rolü oynadığıdır. Bu bakımdan aile bireylerinde bronşial astım olanlar yüksek risk altındadır. Genel olarak toplumda astım % 8 – 10 oranında görülürken, anne ya da babası astımlı olan bebekte astım görülme riski % 20 – 30’a kadar yükselebilmekte, anne ve babanın her ikisi de astımlı ise bu risk % 60 – 70 civarındadır. Bu veriler ışığında astım vakalarında genetik faktörlerin ne kadar önemli olduğunu gösterirken, genetik yatkınlığı olan her bebekte astım görülecek diye de bir kural yoktur. Astım görülme sıklığı ve ortaya çıkma sebepleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre, Yeni Gine adlı ülkede 1970’li yılların başına kadar battaniye kullanılmıyormuş ve astım görülme sıklığı % civarındaymış. Ancak 1970’lerden sonra evlerde yaygın olarak battaniye kullanılmaya başlanmış ve sadece birkaç yıl içinde astım görülme sıklığı % çıkmıştır. İşte bu çarpıcı araştırmanın sonucu astımın ortaya çıkışı ve artışında battaniyeler ile birlikte ev tozu akarlarının evlere girmesi ve kişilerin akarlar ile yoğun olarak karşılaşması arasındaki sıkı ilişkiyi gösteriyor. Özellikle de aynı etnik kökenli, ancak farklı çevresel özelliklere sahip yerlerde yaşayan insanların astıma yakalanma oranlarındaki farklılıklar çevresel faktörlerin altını çizmek konusunda çok önemlidir. Modern yaşamın insanlara sunduğu ev içi alerjenler ve sokaktaki egzoz kirliliği, antibiyotikler ve koruyucular sebebiyle çocukluk çağı enfeksiyonlarının daha az yaşanması, anne sütü daha kısa süreli verilmesi ya da hiç verilmemesi gibi faktörler toplumda astım görülme sıklığını ciddi anlamda arttırmaktadır. Astım ortaya çıkmasında çevresel faktörlerin önemli olduğunu gösteren diğer bir kanıt ise mesleki astım vakalarıdır. Normalde astım ile bağlantılı hiçbir şikayeti olmayan kişilerde, belirli iş kollarında çalışmaya başladıktan sonra astımın ortaya çıkabilmesi bu görüşü desteklemektedir. Bu bakımdan hem genetik yatkınlık hem de olumsuz çevre koşullarının astımın ortaya çıkışını etkilediği bilimsel gerçektir. Astıma yol açan etkenler Genetik özellikler Bir kişinin taşıdığı genetik özellikler nedeniyle alerji gelişimine eğilimli, yatkın olması haline “atopi” adı verilmektedir. Astım vakalarında da bilinen en önemli risk faktörü işte bu atopidir. Atopik kişiler, atopik olmayanlara göre % 10 – 20 kat daha fazla astım riski taşımaktadır. Atopik dermatiti olan ya da alerjik riniti olan hastalarda bronş astımının görülme riski % 40 -70 gibi yüksek oranlarda görülür. Bununla birlikte atopinin ortaya çıkmasında da genetik faktörlerin rolü vardır. Çevresel faktörler Kişinin astıma yakalanmasındaki önemli etkenlerden birisi de kişinin yaşadığı çevre ile ilgili faktörler, değişkenlerdir. Bir kişinin sağlık durumu ile ilgili çevresel etkenler aslında anne karnındayken başlamaktadır. Bu bakımdan hamilelik döneminde aşırı olumsuz hava koşullarına maruz kalan, sigara içen annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları görülme riski yüksektir. Bu bakımdan evlerinde ve yaşadıkları ortamda sigara içilen çocukların idrarında sigara metaboliti olan kotinin düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Yanında sigara içilen bebeklerde, içilmeyenlere göre 3 kat yüksek astıma yakalanma riski vardır. Alerjenler Astıma genetik olarak yatkınlığı olan bebeklerde hayatın ilk yıllarında alerjenlerle yoğun olarak karşılaşma durumu en önemli çevresel risk faktörü olarak bilinir. Astım nedenleri göz önünde bulundurulduğunda ev tozu akarlarının tüm dünyada en yaygın olarak astıma yol açan faktörlerin başındadır. Sigara Sigara, her yaştan birey için sağlığı tehdit eden bir maddedir. Özellikle bebeklik döneminde sigara dumanına maruz kalan kişilerde solunum yolu enfeksiyonları, astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları çok daha sık yaşanmaktadır. Özellikle bebeklerde sigara dumanı alerjenlere karşı duyarlılığı arttırmaktadır. Hava kirliliği Dünyadaki sanayileşme ve egzoz gazları havayı kirletiyor, ev içinde kullanılan sobalar, fırınlar, eşyalara uygulanan vernikler, boyalar havanın kirlenmesine sebep oluyor. Bu şekillerde oluşan hava kirliliği kişinin alerjene karşı duyarlılığının artmasını kolaylaştırır. İş ile ilgili olumsuzluklar Kişinin iş yaşamında karşılaştığı bazı olumsuz koşullar, kişinin duyarlılığını arttıran izosiyanat gibi maddeler astım için önemli bir risk faktörüdür. Bebeklikte, çocuklukta daha önce hiç astım olmayan kişilerde bazı iş kollarında astımın ortaya çıkma riski yüksektir. Çalışmalara göre yetişkinlerde görülen iş ortamı dolayısıyla astım oranı % 5 – 15 civarındadır. Gebelikte astım yaşanma riski Gebelikte yaşanan sağlık sorunları arasında en sık görülen sistemik kronik hastalıklardan birisi astımdır ve tüm hamilelerin % 4-7’sinde astıma rastlanır. Bu astım vakaları genellikle hafif seyreder, ancak yaşamı tehdit edecek kadar ciddi astım atağı tüm gebelerde % 0. 2 civarındadır. Gebelikte astım sorunu gebelik öncesinden var olabileceği gibi ilk kez hamilelikte de ortaya çıkabilir. Çok iyi ve düzenli bir şekilde tedavi edilmemiş astım sorunu gebelikte daha da kötüleşebilir, anne ve bebek hayati sorunlar yaratabilir. Gebelikte anne adayının solunum sisteminde ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Her hamilelik anne adayının solunum sisteminde bazı değişikliklere neden olur. Bu değişiklikler anne adayının yaşamını çok olumsuz etkilemediği sürece normal kabul edilir ve vücudun gebeliğe uyumu için gerekli bir değişimdir. Gebeliğin son dönemlerinde vücuttaki ödeme paralel olarak ve östrojen hormonunun etkisiyle solunum yollarında da ödem ve şişlikler oluşmaktadır. Bunlar da anne adayında burun tıkanıklığı, akıntı, horlama gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Gebelikte anne adayının rahmi büyüdükçe diyafram kasını yukarı iter ve göğüs çapı da artar. Bunun yanında progesteron hormonu ise akciğer kapasiteleri üzerinde değişikliğe neden olmaktadır. Dolayısıyla da hamile bir kadın daha hızlı nefes alıp verir, kandaki oksijen ve karbondioksit oranları değişir. Diğer tüm koşulların normal seyrettiği bir gebelikte nefes darlığı sıklıkla yaşanır ve genelde altta yatan bir kalp, akciğer hastalığı gibi bir sorun yoktur. Anne adaylarının yaklaşık yarısında zaman zaman nefes darlığı şikayeti olur. Anne adayı gebeliğin erken haftalarında bile solunum ihtiyacı normale göre artmış gibi hissedebilir. İşte bu durum gebeliğin 28 – 31. Haftalarında en üst seviyeye ulaşır. Ancak bu şikayetler de kısa molalar, dinlenme ile normale döner. Gebelikte anne adayının akciğer fonksiyonlarında bir bozulma olmaz. Ancak solunum sistemi hastalıkları gebelikte normalden daha ciddi seyredebilir. Bununla birlikte hamile kadınlarda daha kolay ve şiddetli solunum yetmezliği sorunu ortaya çıkabilir. Gebeliğin astım üzerindeki etkileri Astım sorunu sebebiyle tedavi görmeyen anne adaylarının yaklaşık yarısında gebelikte her hangi bir değişiklik olmazken, yaklaşık % 25`inde iyileşme, geri kalan % 25`inde ise daha kötüye gitme gözlenmektedir. Gebelik öncesi dönemde astım sorunu kontrol altına alınamayan kadınlarda gebelikle birlikte daha kötüye gidiş ve astım ataklarında artış daha sık görülür. Astım sorunu olan anne adaylarında doğum sırasında pek çok hususta daha dikkatli olunmalıdır. Zira % 1-10 oranında da olsa anne adayı doğum esnasında astım atağına yakalanabilir. Astım sorunu olan kadınlarda genellikle normal doğum tercih edilir. Zira sezaryen doğumda hastalığın kötüleşme riskinin 18 kat daha fazla olduğu bilinmektedir. Astımlı anne adaylarında gebelikte aşırı bulantı, kusma görülme riski 3 kat, kanama riski ise 2 kat artmaktadır. Astım sorunu genellikle gebeliğin son dönemlerinde az da olsa bir düzelme eğilimi gösterir, akut atakların sıklığı da azalır. Tüm bunlardan yola çıkılarak; astım sorunu hamilelikten önce kötü ve şiddetli ise hamilelik sırasında daha da şiddetlenebilir. Anne adayının ikinci ya da daha sonraki hamileliklerinde de ilk hamilelikte ortaya çıkan değişikliklere benzer değişimler yaşanır. Gebelikte astım sorununun seyrinin hormon salgılanma düzeyleri ile ilgili olduğuna dair görüşler bulunmaktadır. Bununla birlikte erkek bebeği olan anne adaylarının astım sorununun gebelikte daha hafif olarak yaşandığı söylenebilir. Bunun sebebi de daha çok gebelik hormonu progesteron ile bağlantılıdır. Astım sorununun gebelik üzerindeki etkileri Astım ve gebelik konusu çok uzun yıllardır araştırılmakta ve tartışılmaktadır. Ancak pek çok çalışma astımlı anne adaylarının gebeliğinde; hipertansiyon, bulantı ve kusmalar, vajinal kanama, anne ölümleri, erken doğum, düşük doğum ağırlıklı bebek, büyüme geriliği, kronik hipoksi oksijen yetersizliği, anne karnında ölüm gibi risklerin arttığını göstermektedir. Dolayısıyla da astım sorununun gebelik üzerinde hem anne adayı hem de bebek bakımından zararlı olduğu söylenebilir. Yukarıda sayılan riskli durumlar daha çok kontrolsüz astım vakalarında görülmektedir. Akut astım nedeniyle tedavi alması gereken anne adaylarının yaklaşık % 19’unda erken doğum riski bulunmaktadır. Gebelik öncesinde ve gebelikte kontrol altına alınmayan, tedavi edilmeyen astım sorunu anne ve bebek ölümü, bebeğin sakat doğması gibi sorunlara yol açabilir. Çünkü kontrol altına alınmamış bir astım vakasında rahim kan akımının azalır. Astım atağı vakalarında anne adayları daha erken dönemde hastaneye yatırılmalı ve hem annenin hem de fetüsün hayatı da göz önünde bulundurulmalıdır. Uygulanan tedaviye rağmen kötüleşmeye devam eden astım sorunu durumunda agresif tedavi ve erken dönemde yapay solunum seçenekleri göz önünde bulundurulmalıdır. Akut astım sorunu olan tüm hastalara erken dönemde kortizon verilmesi gerekir. Ancak gebelikte astım durumunda normalden daha yüksek dozlara ihtiyaç duyulabilir. Çok iyi bir şekilde kontrol edilen bir astım vakasında hem anne adayı hem de bebeğin sağlığında bir sorun çıkma riski çok düşüktür. Ancak gerektiği kadar iyi kontrol edilmeyen vakalarda ortaya çıkan istenmeyen etkiler çok ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bunun da altında yatan temel sebep ilaçların olası yan etkilerinden sakınmak için yetersiz ilaç kullanımıdır. Fakat astım tedavisinde bu yaklaşım çok yanlıştır. Zira astım ilaçları doktor kontrolünde kullanıldığında, gebelikte güvenli olduğu bilinen ilaçlardır. Gebelikte astım tedavisi Astım tedavisi gebe olan ve olmayan kadınlarda çok da farklılık göstermez, genel olarak aynı ilaçlar kullanılır. Ancak ilaçların dozu anne adayının ihtiyaç duyduğu oranda düzenlenir. Günümüzde astım tedavisinde kullanılan ilaçların, gebelik ve bebek üzerinde her hangi bir zararlı etkisi gözlenmemiştir. Bu sebeple de gebelikte güvenli olarak kabul edilir. Fakat tedavi edilmeyen, kontrol edilemeyen astım vakalarının hem anne adayı hem de bebeğin sağlığı açısından çok zararlı olduğu çok kesin bir gerçektir. Genel olarak astım tedavisinde temel amaç, en iyi solunum fonksiyonuna ulaşarak ataksız bir dönem yaşamaktır. Bu bağlamda astım tedavisinde genel prensipler; mümkün olan en az ve en küçük dozda ilacın kullanılması, en uygun solunum fonksiyonunun sağlanması, havayolu tahriş edicilerden kaçınılması, astımı alevlendiren üst solunum yolu enfeksiyonları, sinüzit ve reflünün tedavi edilmesi şeklindedir. Gebelikte astım tedavisinin amacı da yine hipoksi, yani oksijen azlığına neden olan atakların önlenmesi ve ideal solunum fonksiyonunun sağlanarak bebeğin sağlıklı gelişimine katkı verilmesidir. Gebelikte astım tedavisinde en önemli faktör hastanın duruma uyumu konusunda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesidir. Bununla birlikte hastalığın ve gebeliğin solunum sisteminde neden olduğu değişimler sık sık solunum fonksiyon testleri ile değerlendirilmelidir. Bu konuda anne adayı doktorun izni ve önerisi olmadan ilaç dozlarını değiştirmemelidir. Astım sorunu yaşayan anne adayları astım ataklarını tetikleyen ev tozu, küf, mantar, evcil hayvanlar, sigara dumanı, kirli hava, kokular, yiyecek katkı maddeleri gibi alerjenlerden kaçınmak durumundadır. Astımlı kadınların bebeğinde de astım görülür mü? Astımlı annelerin bebeklerinin % 20’sinde bu hastalığın görüldüğü bilinmektedir. Bu oran tüm toplumda astım görülme riskine oranla çok fazladır. Ancak ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen, alerjen faktörlere maruz kalmayan, bulunduğu ortamda sigara içilmeyen bebeklerde bu oran çok daha düşüktür. Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Ne Zaman Hamilelik Planlanabilir?Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Gebelikte Nasıl Beslenmeli?Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Normal Doğum Yapılabilir Mi?Gebelik Sonrası Ne Zaman Tüp Mide Ameliyatı Olabilirim? Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Ne Zaman Hamilelik Planlanabilir? Tüp mide ameliyatı veya obezite cerrahi ameliyatlarından birini geçiren hastaların ilk 1 yıl hamile kalması kesinlikle önerilmez, hatta korunulması önemle tavsiye edilir. Bilimsel çalışmalara göre birçok obez infertil anne adayının obezite cerrahi ameliyatlarından sonra hormonal düzenlerinin kendiliğinden normale döndüğü, gebelik açısından çok doğal ve riskli ortam oluştuğu daha kolay gebe kalınabildiği görülmüştür. Tüp mide ameliyatı sonrası ilk aylarda beslenme düzeninin normale dönmesi zaman alacağı, zaman zaman vitamin ve mineral düzeylerinde düşme görülebileceği, bunun da bebek ve anne adayı açısından sakıncası olacağı için tüp mide ameliyatı sonrası 1 yıl önemlidir. Bariatrik cerrahi ameliyatı sonrası sadece bebek açısından değil anne adayının sağlıklı takibi, kilo veriminin durmaması, psikolojik sürecinin sağlıklı işlemesi ve ameliyat sonrası dönemin iyi geçirilmesi açısından da önemlidir. Tüp mide veya obezite cerrahi ameliyatı geçiren hastaların gebelik planlanmadan önce sonunda kandaki mineral ve vitamin değerlerinin kontrolünün yapılarak gebelik planlamaları kendileri ve bebekleri açısından daha sağlıklı olacaktır. Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Gebelikte Nasıl Beslenmeli? Tüp Mide Ameliyatı sonrasında hamilelikte; • Az miktarda ve sık beslenmeye, • Yiyecekleri iyi çiğnemeye, • Yeterli miktarda sıvı alımına, • Mutlaka ara öğün tüketmeye, • Yağlı yiyecekler ve kızartmalardan uzak durmaya, • Karbonhidrat ve hamurlu yiyeceklerden, şekerli içeceklerden uzak durmaya, • Protein taze meyve, sebze ve salata şeklinde sağlıklı ve kaliteli beslenmeye özen gösterilmelidir. Tıkanma ve kusma yaşanılması durumunda beslenmeye ara vermeli, yürüyüş yapılmalı, küçük midemizi zorlamayacak porsiyonlarla yeniden beslenmeyi denemeliyiz. Gebelik süresince kandaki gerekli vitamin ve mineral düzeylerinin yakın takibi doktorunuz tarafından yapılmalı, gerekli takviyeler uygun şekilde belirlenmelidir. Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Normal Doğum Yapılabilir Mi? Tüp mide ameliyatı veya obezite cerrahi ameliyatı sonrasında normal doğum veya sezaryen şeklinde gerçekleşecek doğumun anne adayı açısından ve geçirilen cerrahi operasyon açısından herhangi bir sakıncası yoktur. Tüp Mide Ameliyatı Sonrası Gebelik Sonrası Yeniden Kilo Alınır Mı? Tüp mide ameliyatı geçiren anne adayının sağlıklı ve kaliteli beslenme düzenini ilk aylardan itibaren oturtması, ameliyat başarısını olumlu etkilediği gibi hamilelik seyrini de hamilelik sonrasını da oldukça olumlu etkileyen bir faktör olmaktadır. Beslenme alışkanlıklarını oturtan sağlıklı ve kaliteli beslenen ve hareketli yaşama geçiş yapan anne adaylarının gebelik sonrası kilo almaktan korkmamaları gerekir. Kilolarını son derece sınırda koruyarak son derece sağlıklı bebekler dünyaya getirmektedirler. Gebelik Sonrası Ne Zaman Tüp Mide Ameliyatı Olabilirim? Doğum sonrası en erken kaçıncı ayda Tüp Mide veya mide bypass ameliyatı olabilirim ekiplere sık sorulan sorulardandır. Bebeğinizin sizin sütünüze ihtiyacının azaldığı aylar 6. Aydan itibarendir. Bu aydan itibaren bebek artık ek gıdaya geçiş yapabilir. Anne sütüne ihtiyacı gittikçe azalır. Bebeğin anne sütüne ihtiyacı azalınca ameliyat olabilirsiniz. Ameliyat sonrası ilk ay geçiş döneminde annede beslenme yetersizliği, ya da sıvı alımındaki azalmaya bağlı anne sütünde azalma olabilir, bebeğiniz ve siz zor durumda kalabilirsiniz, bu yüzden ilk 6 ay tüp obezite ve metabolik cerrahi ameliyatlarını uygun bulmuyoruz. Mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik yaşamak çoğu insanı ürkütecektir ve ameliyat konusunda tedirginlik hissettirecektir. Fakat doktor kontrolü sağlandığında problem yaşanacak bir durum meydana gelmez. Mide küçültme ameliyatı kilo vermenize yardımcı olmak için sindirim sisteminde değişiklikler yapmayı hedefler. Bariatrik cerrahi diyet ve egzersiz işe yarar sonuçlar göstermediğinde ya da kilo nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşandığında yapılmaktadır. Bazı prosedürler ne kadar yiyebileceğinizi sınırlar. Diğer prosedürler besinleri absorbe ederek vücudun yeteneğini azaltarak çalışır. Bazı yordamlar her ikisini de yapar. Kimler Yaptırabilir? Mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik yaşayacak kişiler genelde bu ameliyatı olmak istemezler. Çocuklarının sağlığı için kötü etkilendiğini düşünürler. Fakat etkili bir cerrahla konuşulduğunda bu düşünceleri kaybolacaktır. Mide küçültme ameliyatı şartları Vücut kitle indeksi VKİ 40 veya daha yüksek ise aşırı obezite. Sizin BMI obezite, ve ciddi bir kilo ile ilgili sağlık sorununuz var ise, tip 2 diyabet gibi, yüksek tansiyon veya şiddetli uyku apnesi durumları mide küçültme ameliyatı olmanız için gerekli sebeplerdir. Bariatrik cerrahi ağır kilolu herkes için değildir. Eğer kilo kaybınız varsa da cerrahi hak kazanmak için bazı tıbbi kurallara uymak gerekebilir. Büyük olasılıkla uygun olup olmadığını görmek için kapsamlı bir tarama süreci olacaktır. Ayrıca kalıcı değişiklere uyum sağlamaya ve daha sağlıklı bir yaşam sürmeye olan isteğin üst noktada olması gerekir. Mide küçültme ameliyatı sonrası beslenmenizi, süregelen yaşam tarzınızı, tipik davranışlarınızı ve tıbbi durumunuzu yakından izlemeyi içeren uzun vadeli takip planlarına katılmanız da gerekebilir. Nasıl Hazırlanırsınız? Eğer mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik düşünüyorsanız ve kendinizi bu ameliyat için hazır hissetmiyorsanız. Belirli şartlar sağlandığında hem hamileliğiniz hem de kilonuz sağlıklı şekilde sonlandırılır. Eğer bariatrik cerrahi için uygun iseniz, sağlık ekibi mide küçültme ameliyatı belirli türü için hazırlamak için talimatlar verir. Ameliyattan önce çeşitli laboratuvar testlerine girmeniz ve kısa muayeneler olmanız gerekebilir. Yeme ve içme konusunda ve hangi ilaçları alabileceğiniz konusunda kısıtlamalar olabilir. Tütün kullanımını durdurmanız ve ayrıca fiziksel aktivitelerinizi hayata geçirmeniz gerekebilir. Ayrıca mide küçültme ameliyat sonrası iyileşme için önceden planlanmış bir hazırlık gerekebilir. Örneğin, ihtiyacınız olacağını düşünüyorsanız sizinle hastaneye gelecek birini ayarlayın. Ameliyattan Ne Beklentiniz Olabilir? Mide küçültme, cerrahi bir hastanede genel anestezi yöntemiyle yapılır. Bu da işlem boyunca baygın halde olduğunuz anlamına gelir. Ameliyatınızın özellikleri kişisel vaziyetinize, uygulanmakta olan zayıflama ameliyatının cinsine ve hastanenin veya doktorun uygulamalarına bağlı olarak değişecektir. Bazı kilo kaybı ameliyatları karın geleneksel büyük veya açık, kesiler ile yapılır. Mide küçültme ameliyatı fiyat ile ilgili elle tutulur bir şey söylemek doğru olmayacaktır. Çünkü size en doğru sonucu ameliyat olacağınız klinikteki cerrahlar verir. Çeşitli ameliyat yöntemleri vardır ve tercih edeceğiniz kliniğe göre fiyat da değişir. Günümüzde bariatrik cerrahinin çoğu laparoskopik olarak yapılmaktadır. Laparoskop, kamera takılı küçük, borulu bir alettir. Laparoskop karna küçük kesiler ile yerleştirilir. Laparoskopun ucunda bulunan nohut tanesi büyüklüğündeki kamera, cerrahın geleneksel büyük kesileri yapmadan karnınızın içini görüntülenmesini ve analiz etmesini sağlar. Laparoskopik cerrahi iyileşmenizi daha hızlı ve kısa zamanda yapabilir ancak herkes için uygun olmadığını söylemek gerekir. Mide küçültme genellikle birkaç saat içinde sonuca ulaşır. Ameliyattan sonra, tıbbi personelin sizi oluşabilecek herhangi bir komplikasyon için izlemeye aldığı bir iyileşme odasında gözlerinizi açarsınız. Prosedürünüze bağlı kalınarak, hastanede birkaç gün misafir olmanız da gerekebilir. Mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik etkisi kanıtlamış ve çoğu kişi üzerinde görülerek mümkündür onayı almıştır. Ancak, ameliyat olduktan sonra vücudunuz bir takım değişikliklerden geçecektir. Bu nedenle sağlıklı biri gebelik geçirmek istiyorsanız bu ameliyatı olduktan sonra 18 ay beklemelisiniz. Obezite ameliyatları, ameliyat sonrasında hamile kalmanın obez olup hamile kalmaya nazaran daha etkili ve sağlıklı sonuçlar doğuracağını göstermiştir. Ölümcül tehlikede olabilecek bir problem olan obezite sorunu olan kadınlarda gebelik, diyabet, yüksek tansiyon, preeeklampsi gibi hamilelikle ilgili problemleri yaşama olasılığı oldukça yüksektir. Tüp mide küçültme ameliyatının en büyük katkısı infertiliteye olmuştur. Hastaların büyük bir kısmı menstruasyon döngüsüne geri dönüştür. Bununla beraber, ameliyattan sonra devam eden 18 ay boyunca gebeliği erteleme ve vücudun normal kilosunun korunmaya devam etmesi gerekmektedir. İstediğiniz kiloya ulaştıktan sonra gebelik için bir adım atabiliriniz. Gastrointestinial cerrahi ameliyatından sonra gebelik ile ilgili dikkat edilmesi gereken noktalar bulunmaktadır. Eğer uyarılara rağmen mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik yaşıyorsanız dikkat etmeniz gereken bir takım unsurlar vardır. Anne adaylarının bebeklerinin normal gelişeceğinden mutlak suretle emin olması için ekstra efor sarf etmesi gerekmektedir. İyi haber niteliğinde söylemek gerekirse, mide küçültme ameliyatının normal sindirimi veya yiyeceklerin kaloriyi absorbe etmesini engellemediği görülmektedir. Gebe kadınların endişelendiği başka bir nokta ise, bebeğin gelişimi için yeterli yiyecek ve içecek tüketemediğini düşünmeleridir. Doktorunuzla görüştüğünüzde bebeğinizin yeterli besin alıp almadığını ve gelişip gelişmediğiyle ilgili sizi bilgilendirecektir. Çoğu kadın, bol bol sıvı aldığı, mutlaka ara öğünleri yaptığı ve porsiyonlarına dikkat ettiği, doktor kontrolünde doğum öncesinde ek vitamin ve demir takviyesi aldığında, her gün meyve ve sebze tükettiğinde bir problem ile karşılaşmayacaktır Tekrar Kilo Alımı Mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik yaşıyor iseniz tükettiğiniz yiyecek ve içeceklerin porsiyonlarına oldukça dikkat etmelisiniz. Gebelik sürecinde aldığınız kiloların kontrolünü doktor kontrolünde almanız sizin için daha sağlıklı olacaktır Mide küçültme operasyonu geçiren kişiler, gebelik yaşadığı takdirde tekrar kilo almaya başlayacaklardır. Bazı hastalar bunun gayet doğal bir durum olduğunun farkındadır. Bebek doğduğunda ise tekrar kilo verme çabasına girmek sinir bozucu gelebilir. Sonuçları Mide küçültme ameliyatı sonrası uzun süreli kilo kaybına alışmalısınız. Kilo miktarı ameliyat türüne ve yaşam tarzı alışkanlıklarındaki değişime oranla azalmakta ya da sabit kalmaktadır. İki yıl içinde fazla kilolarınızın yarısını, hatta daha fazlasını kaybetmek mümkün olabilir. Kilo kaybına ek olarak, gastrik bypass cerrahisi geliştirmek veya genellikle kilolu olmak ile ilgili problemleri çözmek de mümkündür Kalp hastalığı Yüksek tansiyon Obstrüktif uyku apnesi Tip 2 diyabet Alkolsüz, yağ oranı yüksek karaciğer rahatsızlığı NAFLD veya alkolsüz steatohepatit NASH Gastroözofageal reflü şikayetleri GÖRH Osteoartrit eklem ağrısı Gastrik bypass cerrahisi de yaşam kalitenizi artırmaya yardımcı olabilir, rutin günlük faaliyetleri gerçekleştirmek için yeteneğinizi artırabilir. Mide küçültme ameliyatı sonrası hamilelik yaşıyor iseniz ve yukarıda sayılan hastalıklardan birine sahipseniz, bunu doktorunuzla mutlaka görüşmeli bebeğinizin sağlıkla gelişip gelişmediği ile bilgi almalısınız.

tüp mide ameliyatı sonrası hamilelik